Yaban Kestane

Camdan disariya dalan gözlerim, yine disaridaki o görkemli yaban Kestaneye takilmisti.
Dolunay vardi ve sokak lambalari Kestane agacini iyice aydinlatiyordu.
Birden, bahcenin ebür ucundaki caddeden cok az Araba gecmeye basladigini farkettim,
yine cok gec oldu geceyarisini coktan gecmis olmali diye düsündüm;
Uykusuzluk cok zor!
Caresizlik gibi, insanin yakasina öyle bir yapisiyorki dertlerini uyurken unutmak gibi bir beklentinde kalmayiveriyor.
Bahcede, hemen yattigim odanin caminin önündeki yaban Kestane herseyim olmustu,
onun her dalini her büklümünü ezberlemistim, nede olsa artik her gece birlikte sabahliyorduk.
Beni birtek bu hergece dertlestigim yaban Kestane aldatmamis, bir tek o vurmamisti sirtimdan.
Bazen sabahlara kadar onu izlerim, ona anlatirim kimseye anlatamadiklarimi. Dertlerimi ona her mirildanisimda sanki beni anliyormus ve hak veriyormus gibi hafif esen rüzgarda dallarini salladi,
basini eyerek onaylar gibi. Güz geldi yapraklari dökülmeye basladi, sendemi yaban Kestane,
sendemi terk ediyorsun beni diyecektim ki, tam, kaderden kacamadigini yinede kurumus dallariyla yanimda oldugunu anladim. Hep o sustu ben konustum,beni hep sessizce dinledi.
"Senin hicmi derdin yok? Yaban Kestane,sen hep sustun,
bazan hafif esen rüzgarda uguldadin sadece.
Belkide baharda acan yapraklarin güzün seni terk etti diye agliyordun sessizce.
Bak kaderimiz ayni yaban kestane,beni dost bildiklerim terk etti,
seni dalinda barindirdigin yapraklarin. Haydi, eyme basini öyle caresizce!
Gel bu gece kaderimize birlikte aglayalim!."

26 Nisan 2012 1-2 dakika 2 öyküsü var.
Yorumlar