Yabancı 6

- Benim ki çok da önemli bir hikaye değil Jamie. Anlatmaya bile değmez. Vaktini almak istemem boşuna.
- Vakit, burada en bol bulunan şeydir, dedi Jamie gülümseyerek. Öğreneceksin sen de. Anlat hadi.
Derin bir iç çekti Elen; konuşmaya başlamadan önce çayından bir yudum daha aldı:
- Küçük bir kasabada doğdum ben. Annem ev hanımı. Aslında ana sınıfı öğretmeni olacakmış, tabii okulu bitirseymiş. Babamla tanıştıktan kısa bir süre sonra üniversiteyi yarıda bırakmış ve babamla evlenmiş. Babam... O bir memur ve katı bir katoliktir.

O küçük kasabada büyüdüm. Liseyi bitirmek üzereydim, okulun son günleriydi. Hoşlandığım bir çocuk vardı o zamanlar, adı Joseph. Babam, evin arka bahçesinde bizi öpüşürken yakalamıştı. Başka bir şey yapmamıştık, sadece öpüşüyorduk. Ama bu babamın delirmesine yetti, çekip aldı beni onun kollarından. Bana bir tokat attı, ilk kez vurmuştu bana, sonra da onu kovdu. Hıçkırmaya başlamıştım ben, elim yanağımdaydı ama ben acı falan hissetmiyordum orada. Acıyan başka bir şeydi. Çok utanmış ve üzülmüştüm. Çok âşıktım ben ona. Bir çocuk gibi, saf bir sevgiydi içimdeki...

O günden sonra babam benimle hiç konuşmadı, annem duyunca çok kızdı, o da bir süre konuşmadı ama sonra babamın istek ve emirlerini o iletmeye başladı bana. Okul bitmek üzereydi, Joseph'i sadece okulda görebiliyordum ama utancımdan onunla konuşamıyordum bile. O da gelip benimle konuşmadı hiç! Okul bittiğinde babam (Elen, babası gibi sesini kalınlaştırdı): ?Evden dışarı adımını atmayacak!'' dedi evin içinde gürleyerek. Annemin bunu gelip söylemesine gerek yoktu. O zaten bütün duvarları bile titretmeye yetmişti. Hiç çıkmadım evden, ruh gibiydim. Beynimin içinde sürekli ?Ben kötü bir şey yapmadım!'' diyen sesim yankılanıyordu ama ağzımı bıçak bile açmıyordu.

Sabah kalkıyordum ? sofraya her öğün eskizsiz oturmak zorunluydu ve babam öğlenleri de yemeğe gelirdi ? yemek yer gibi yapıp sonra cam kenarındaki o yeşil koltuğa oturuyordum. Bütün gün kıpırdamadan, donuk bakışlarla dışarısını seyrediyordum. 17 yaşındaydım o zamanlar, tam üç ay sürdü bu böyle.

Sesleri duyuyordum ama algılamamda sorun oluşmaya başlamıştı. Söylenenleri ya hiç anlamıyordum ya da saatler sonra anca anlayabiliyordum. O cam kenarında günlerimi tüketirken olup bitenlerin pek de farkında değildim. Ama bir sabah bir şey oldu. Doğum günüme iki gün vardı o zaman. Babam odasında giyinirken anneme bir şey söyledi: ?18'ine girdiği gün eşyalarını toplayıp gitsin bu evden!'' Anlamıştım, tek söylenişte anlamıştım. Babam evden gitmemiş söylüyordu. Annem ?O bizim kızımız.'' Gibi birkaç cümle kurdu, o an tam anlayamadım onun söylediklerini. Sadece o cümleyi, babamın söylediğini doğru düzgün anlayabilmiştim. Hiç sesimi çıkarmadım, yanağımdan aşağı bir damla yaş süzüldü sadece. Ondan sonra da hiç ağlamadım yıllardır ta ki dün geceye kadar.
Durdu Elen, derin bir nefes aldı sonra yine konuşmaya başladı:
- Seni sıktım, değil mi?
- Yoo, hayır, dinliyorum ben. Devam et lütfen.

Birkaç saniye ellerini seyretti Elen. Kirpikleri ne kadar da uzundu öyle! Konuşurken gözlerini kırpıştırıyordu. Mary gibi diye geçirdi içinde Jamie.

- Annem hiçbir şey söylemedi doğum günüme kadar. O gün geldiğinde babam kahvaltıdan sonra sordu ona: ?Söyledin mi?' Annem: ?Yarın sabah söyleyeceğim.'' Dedi. Sesi titriyordu ve ben o gün her şeyi gayet net bir şekilde anlayabiliyordum. Algılarım açılmıştı, yeniden o eski Elen gibi hissediyordum kendimi. Yine bütün gün o cam kenarında oturdum ama. Akşam yemeğinden sonra odama çekildiğimde valizimi hazırlamaya başladım. Birkaç eşya aldım kendime, diş macunu, tarak falan da koydum. Biraz birikmiş param vardı, daha doğrusu bir fast food dükkânında çalışıyordum hafta sonları ve yaz tatillerinde. Üniversite için biriktiriyordum o parayı. Ama sınava bile giremedim.

Gülümsedi Elen. Gözleri dolmuştu, masadaki peçetelerden birini aldı ve devam etti anlatmaya:

-Annemi seviyordum. Ona bir not yazdım:
?Anneciğim;

Babamın iki gün önce söylediği o cümleyi duydum. Ben hala kötü bir şey yapmadığımı düşünüyorum. Sadece âşık olmuştum. Gidiyorum anne... Senden duymak istemedim.
Ve iyi ki onun gibi katı bir Katolik değilim. Hatta anne, lütfen babama söyle: ben Katolik bile değilim. Bugün onun gibi olmaktansa en korktuğum şeyi; dinsiz olmayı seçiyorum. Ben gencim anne, benim de duygularım var ve âşık olmuştum, ilk kez değişik duygular duyumsuyordum içimde. Ama babam beni sanki dünyanın en büyük günahını işlemişim gibi cezalandırdı. Gidiyorum anneciğim. Seni bu kadar üzdüğüm için affet beni, n'olur...

Onun karşısında durabildiğim için mutluyum bugün. Umarım bir gün sen de yapabilirsin bunu. Hatta o çok özlediğin öğretmenliği bile yapabilirsin. Sadece başını kaldır ve kendine güven anne.
Evet, beni sevdiğini biliyorum. Babamı da sevdiğin için böyle oluyor, o yüzden seni böyle sindiriyor, biliyorum. Umarım anne, umarım bir gün...
Seni seven Elen.''

Sonra da ayrıldım işte evden. Kafandaki sorulara gelince Jamie; annem babama âşıktı ve ondan çok korkardı. Çünkü edilgen bir kadındı, babam onu bırakıp gitmekle tehdit ederdi hep, o da korkardı işte. Adı da aşk işte! Babamın yüzünden bırakmış okulu hem de okul birinciliğine oynarken, inanabiliyor musun? Çünkü babam öyle istemiş, onun çalışmasına ihtiyacı yokmuş çünkü. Geliri oldukça iyiydi. Ama annem günden güne eriyordu, çöküyordu ve o bunu fark edemiyordu. Ben birkaç kez bunu annemle tartışmaya çalıştım fakat babama o kadar çok bağlıydı ki kendi mutsuzluğunu bile görmeyi reddediyordu ve tabii benimkini de görmemek için kapadı gözlerini.

Durdu Elen. Başını ellerinin arasına almıştı.
- Neden durdun? Dedi Jamie. Devam et.
- Yoruldum.
Ağlıyordu şimdi.

02 Şubat 2010 5-6 dakika 21 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (4)
  • 14 yıl önce

    Çok doğal, çok güzel... Sanki hayatından bir şeyleri paylaşıyorcasına akıcı ve içten yazmışsın. Satırlardan adeta samimiyet akıyor... Bu bölümü çok daha başarılı buldum. "Yazmak için yaşamak!" demiyorum ama (bunun tersi "yaşamak için yazmak" oluyor gerçi!) "yaşadığını yazmak", yazabilmek belki işin sırrı...
    Darısı devamına:)

  • 14 yıl önce

    Şeyy... Dipnot geçeyim dedim Bilge: Eskiden yani biraz daha küçükken ''benim hayal gücüm yok, ben kurgu yapamıyorum, yaşadığımı yazıyorum'' derdim. Kendime de kabul ettirmiş olmalıyım bunu. Hep yaşadıklarımdan yola çıkarak yazıyordum. Kişiler de olaylarda gerçek hayattandı. Ama şimdi ilk kez kurguladım. Yani deniyorum. Bu kişilerin hiçbirini tanımıyorum yani. :) Hayal etmeye çalışıyorum sadece.

  • 14 yıl önce

    Ters köşeye yattım galiba ama önemli değil:)

    İşin sırrını çözmüş olmana sevindim.

  • 14 yıl önce

    Olsun ya da evet hiç önemli değil.

    Yorumların benim için önemli ve ben daha iyiye gittiğimi hissediyorum. (Bu arada sen ısrarla beni şiire doğru yönlendiriyorsun gibi ama bakalım. ud83euddd0 Allah sonun hayır etsin. 😎)