Yağmur Damlaları - 1

Sigarasından gizli bir nefes daha doldurdu ciğerlerine. Altmış yıldır içerdi bu mereti. Çok bırakmak istemişti; ama bırakamadı hiç. Bazı bazı sevinirdi kendince. 'Bugün iki tane eksilttim' der, gülümser, kendi de inanmazdı aslında.

Şimdi torunları vardı. Kendisi yetmiş beş yaşında olduğuna göre, demek on beş yaşında başlamıştı sigaraya. Çok zaman 'Dostum' diye tanımlasa bile hiç de dost olmamışlardı. Öksürükler, tıkanmalar ikiz kardeşi gibiydi. Gençliğinde keçi gibi tırmandığı tepelere, otuz yaşından beri rahat çıkamaz olmuştu.

Sigarası bitmişti artık. Doğruldu. Bir elini toprağa verip zorlukla ayağa kalktı ve torunlarının yanına geldi. Az önce de torunlarıyla birlikteydi; ama sigara içtiğini görmesinler, imrenip alışmasınlar diye uzağa gitmişti biraz. Bağdaş kurarak oturdu yanlarına tatlı gülücüklerle. Dört torunu vardı. İkisi kız, ikisi erkek... Döndü onlara:

-Eeee çocuklar! Nerde kalmıştık bakalım?

Az önce, yaşanmış bir olayı yine masalımsı anlatmaya başlamıştı bilmem kaçıncı kez. O nedenle çocukların dikkatleri dağılıyordu. Ezberlemişlerdi adeta. Ancak sonuna geldiğinde bıkmıyordu çocuklar hiç. O masalımsı anlatımın sonunu can kulağıyla dinliyorlardı. En büyük torunu cevapladı:

-Dede baştan alma istersen. Biraz özetle baş tarafı, hemen sonuna gel.

Yine aynı olmuştu işte. Çocuklar detayları istemiyor, sonunu merak ediyorlardı. Çaresiz kafasını sallayarak onayladı torunlarını. Anlatmaya başladı uzaklara dalarak.

-Dinleyin bakalım çocuklar. Hüzünlü bir hikâye bu...

-E hadi ama dede...

-Tamam tamam! Sabredin.

Yine yaşamış gibi uzaklara baktı... Uzaktaki toprakları işaret etti.

-Gök Oğlan, bu gördüğünüz toprakların hepsinin sahibi olan Ata Bey'in oğluydu. Ama ne bey? Sohbeti dinlenir, dedikleri nazlanmadan yapılırdı. Zorla değil haaaa! Herkes seve seve yapardı Ata Bey'in dediklerini. İşte Gök Oğlan böyle bir beyin oğluydu.

En küçük torun araya girdi...

-Dedeee! Hani kısa kesecektin...

Dede şöyle bir baktı, gülümsedi, devam etti.

-Yer Kız da komşu köyün kızıydı. Zengin değildi Yer Kız'ın babası; ama sözü, sohbeti dinlenirdi. Mert bir adamdı. Nasıl olmuşsa Gök oğlan ile Yer kız sevdalanmışlar birbirlerine. Hem de ne sevdaaa?

-Sevda ne demek dede?

Hep bunu sorarlardı ve cevaplayamazdı. Bu defa hiç değilse aklı yettiğince anlatmalıydı.

-Çocuklar, sevda yüreklerin birbirini istemesi demek. Ama ne istemek? Gözünüz bir şey görmez. Ölüm, kalım, para, servet, yaş, baş... Her şey silinir kafalardan. Hedefte sadece kavuşmak vardır.

Çocuklar bu kez araya girmediler. Çünkü gözleri yaşarmıştı dedelerinin. Devam etti:

-Ama bu sevdaya da bir engel varmış. Meğer Yer Kız'ın anasını bizim Ata Bey istemiş bir zamanlar. Vermemiş kızın ailesi. Çünkü kadıncağız şimdiki kocasına sevdalıymış. Bizim bey bu nedenle Nuh demiş ama peygamber dememiş. Araya giren olmuş. 'Beyim sen de çektin bu sevdayı. Etme, eyleme; yazıktır çocuklara...' demişler. Demişler ama hiç de bir şey olmamış. Anlaşmış kız ile oğlan sonra. Kız almış bohçasını, tutmuş yavuklusunun elinden ve çoook uzaklara kaçmışlar. Önceleri çok mutluymuş onlar. Yıllar sonra bir haber geldi kiiii; yandı yürekler... Gök Oğlan ile Yer Kız bir kazada ölmüşler.

-Allah rahmet eylesin!

-Sonradan öğrendik ki onların yedi yaşında bir kızları varmış. Adı Yağmur... Alıp getirmişler köye. Çocuklar ben biraz gidip gelsem mi yine?

-Hayır dede! Hep bunu yapıyorsun. Anlat hele...

-Kısaca Gök Oğlan ile Yer Kızın çocuklarıydı Yağmur. Yağmur bu; deli dolu, heyecanlı... Yağdıkça yağdı, coştukça coştu denizler üstüne, ormanlar üstüne; göller, nehirler üstüne.

Çocuklar can kulağıyla dinliyorlardı artık. Sonu çok önemliydi onlar için.

-Toprak gözünü açtı, gördü Yağmur'u. Vuruldu Yağmur'a. Yağmur nazlanmaya başladı sevdayı teninde hissedince. Sesini kesti usulca. Bakışlarını kaçırdı. Sustu Yağmur... Toprak, Yağmur sustukça iştaha geldi. Her yeri yeşile boyadı. Güller açtırdı Yağmur koklasın diye. Menekşeler açtırdı mor mor izlesin diye. Filiz verdirdi taze fidanlara. Bağlamalar, kemanlar, neyler, viyolalar çaldırdı yağmur dinlesin diye. Kendi dünyasına çekilmişti birden Yağmur kız. Yok olmuştu.

-Dede, ben ağlarsam yine anlat olur mu?

-Günler geçti; haber alamadı Toprak. Kurudu dudakları hasretlikten. Çatlak çatlak oldu elleri. Suya hasret, Yağmur'a hasretti. Aylar geçti. Ahhh Yağmur ahhh! Deli kız... Yağdı başka ormanların üstüne Toprak'ını düşünmeden. Yağdı, yağdı, yağdı... Tüketti kanatlarındaki bulutları, döndü yurduna ve kendisini hala bekleyen Toprak'ına. Gözleri süzülmüş, omuzları düşmüş, ağlamaklı...

-Yağmur da sevmiş demek be dede...

-Sonra gördü Toprak'ından gelen buğuları. Denizleri, nehirleri, gölleri gördü. Damla damla hapsetti gözlerine. Her bir damlaya 'Aşk' dedi. Yağmalıyım Toprak'ımı yeşertmek için. Yağmalıyım açsın diye güller, menekşeler ve tüm çiçekler. Öptü Toprak'ını. Islandı Toprak. Çoğaldılar; daha da, daha da çoğaldılar. Yağmur Toprak'ın, Toprak Yağmur'undu artık.

-Yağmur neden kaybolmuş Toprak'ı bırakıp dede? Derdi neymiş?

-Yağmur bu... Toprak'ın tadını nerden bilsin? Kaçmış olsa gerek. Belki de yağdıkça, Toprak'ın çıkardığı kokudan kaçtı. Onları birleştiren ufuk çizgisinde kaç hayali öpmüşlerdi de gelmişlerdi yeryüzüne kim bilir...

Tam hikâye bitince az uzaklarında dinleyen eli çantalı bir adam ve kadın gördüler. Onlar da artık kendilerine doğru geliyorlardı.


.........................

1. bölüm sonu
Devam edecek...

13 Ocak 2015 5-6 dakika 27 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (3)
  • 9 yıl önce

    Turgay Bey yeni başlayan öykünüzü okumama rağmen geç yorum yazabildim.

    Bazen yazıp ortadan kayboluyordunuz; ama bu kez sanırım artık kaleminizle döndünüz ve aramızdasınız. Seri bir öyküye başladığınıza göre aklıma bu geldi hemen ve çok sevindim sizin adınıza.

    Güzel bir başlangıç olmuş. Anlatımınız her zamanki gibi yalın ve duru.

    Tebrik ederim...

    Saygılar...

  • 9 yıl önce

    Yorum önemli değil Melek Hanım. Okumanızı bilmek bana onur verir.

    Sanırım yeniden yazmaya başlamış oluyorum... :)

    Teşekkür ediyorum... Saygılar, selamlar...

  • 9 yıl önce

    Güzel bir öykü bölüm bölüm devam edecek. Bir dede ve torunları arasında ki güzel muhabbetler bakalım daha sonra nasıl gelişecek ve bizleri nerelere sürükleyecek. Kutlarım yürekten Turgay bey güne yakışan bu öykünüzü...👍