Yakışıklı

Yakışıklı
Mavi gözlü sevgilim yani İstanbul gözümde tütüyordu.Onun kollarına girmeyeli onunla sevişmeyeli aylar değil yıllar olmuştu. Eminönü'nde balık ekmek yemeyi vapurla boğazı baştan başa geçmeyimartılarla dertleşmeyi onları simitle doyurmayı özlemiş çok özlemiştim. İstanbul'a gideceğimi duyan hiç yüzünü görmediğim bir gönül dostum( şaire) arkadaşım telefon ederek,
--'Şahin bey İstanbul'a gidiyormuşsun hayırlı yolculuklar dilerim. Senden bir ricam olacak benden Yakışıklıya selam söyleyin...dedi.
Hoppala nereden çıkmıştı bu yakışıklı. Herhalde arkadaşım şaka yapıyor diye düşündüm.
--Şaka yapıyorsun herhalde kim bu yakışıklı.Koskoca İstanbul'da kimbilir kaç tane yakışıklı vardır ?
--Şaka yapmıyorum Şahin bey. İstanbul'da bir tane yakışıklı var oda benim yakışıklım. Siz İstanbul'a inince Yaren'den selam getirdim o sizi hala unutmamış seviyor deyin. O sizi mutlaka arar bulur...dedi.
Gülüp geçtim. Sekiz saatlik yorucu sıkıcı bir Tren yolculuğundan sonra İstanbul'a Haydarpaşa garına varabilmiştim.Bütün gecenin yorgunluğuuykusuzluğu üzerimdeydi.Elimiyüzümü yıkadım hem de birkaç kez.Beşiktaş'a gidecektim amma Haydarpaşa'dan Beşiktaş'a vapur gitmiyordu.Kadıköy'e vapur iskelesine kadar tabanvayla gittim.Böylelikle bayağı açılmıştım.Martıların çığlıkları sanki bana ninnigibi geliyordu.Alışıktım martılarla konuşmayadertleşmeye.Onlar benimdilimden bende onların dilinden anlıyordum.
Kadıköy iskelesine vardığımda yine bildik görüntülerle karşılaştım. Yıllar geçmiş zamanlar insanlarbende değişmiştim amma bu iskelelerdeki görüntüler hiç değişmemişti.Herkes bir koşuşturmacanın içindeydi ve zamana karşı yarışıyorlardı.İşineyetişmeye çalışanlarımı ararsın vapuru kaçıranları mı.Seyyar satıcılar mı ?Kadıköy meydanı tam bir curcuna ve gürültü kirliliği içerisindeydi. Vapurda en üstte güvertede yaşlı bir adamın yanına oturdum.
--Şu İstanbul da yaşayanları anlayamıyorum. Herkes koşuşturup duruyor. Bu zavallı insanların ömrü yollarda geçiyor. Gün burada sanki yirmi dört saat değil de on iki saat gibi
Kendi kendime söylenmeyebaşlamıştım.Yanımda oturan yaşlı adam,
--Anlayamadım evlat kulaklarım ağır işitiyor da bir şey mi söylemiştin.Dedi.
İşte o an kendime geldim.
--Yok amca bir şey yok. İstanbul ne kadarda güzel. Baksana martılar bile bizim için seranat konseri veriyor...
-- Haklısın evlat bu şehir bu kadar güzel olmasa buranın kahrı çekilir mi.
İşte o anda yakışıklı geldi aklıma. Kim bu yakışıklı diye kendi kendime sorular yönelttikten sonra
--Selam Yakışıklı Sana Yaren den selam getirdim. Yakışıklıya söyle unutulmadığını bilsin. Yüreğimin bir köşesinde ona her zaman yer var diyor.Yaren hala seni çok seviyormuş...
Diyecek oldum sanki ağır sıklet boksöründen suratına okkalı yumruk yiyerek nakavt durumuna düşen şaşkın bir boksöre döndüm..
-- Sende kim oluyorsun be adam. Bana ne hakla Yarenden selam getiriyorsun. Sen kimsin ve onu nereden tanıyorsun...?
-- Bakın izah edebilirim
Diyecek oldum yine aynı kızgın suratla karşılaştım.Adamsanki benim yakamdan tutmuş ha bire beni sarsıyordu ufalıyordu...
--Bak hele utanmaz adama hala konuşuyor. Ben şimdi seni bu denize atmaz mıyım Marmara'ya gömmez miyim seni? Yarenime göz koymanın cezasını sana vermez miyim?
Şoke olmuştum...Terlemeyekorkmaya başlamıştım.
-- Özür dilerim Yakışıklıbeni yanlış anladınız. Ben bir elçiyim Allah'ın selamını size getirdim. Ne göz koyması...
-- Ne yanlış anlaması neYakışıklı evlat. Sen iyimi sin hasta mısın ?
Yanımdaki yaşlı adam bana birşeyler söylemeye çalışıyordu.Benden korkmuşa ürkmüşe benziyordu...
-- Yok amca bir şeyim yok biraz uykusuzum da...Ben gayet iyiyim...
Aklımcayaşlı adama inandırıcı olmaya onu yatıştırmaya çalışıyordum amma yaşlı adam
çoktan yanımdan kalkıp uzaklaşıp gitmişti bile...Büyük bir ihtimalle beni deli zannetmişti. Hangi akıllı adam kendi kendine konuşur görmediği hayalindeki bir adamdan görmediği bir şaire (kız) yüzünden dayak yerdi.Mavi gözlü sevgilim İstanbul ile kucaklaştığım ilk günü zerime bir kabus çökmüştü. Aklın alacağı şeyler değildi şaşılacak tuhaf şeylerdi yaşadıklarım...Tuhaf çok tuhaf şeyler...Beşiktaş Barbaros vapur iskelesine indiğimde ben hala üzerime çöken bu kabusu dağıtma uğraşı veriyordum.

01.11.2017

01 Kasım 2017 4-5 dakika 28 öyküsü var.
Yorumlar