Yara

Her tarafı yara bere, kanlar içindeydi. Nefes nefese kalmıştı, koşacak mecali kalmazken, birdenbire ona rastladı. Karşısında öylece, uzun zaman önce bıraktığı gibi, nasıl bırakmışsa öyle bulabileceği gibi gülümsüyordu. Gözleri doldu, dokunmak için sağ elini uzattı. Hayaliydi hep, yüzüne bir kez olsun dokunabilmek... Yumruğunu sıktı, sağ gözünden bir damla yaş aktı.
-Hayır, sen o değilsin. Yüreğimde taht kuran, beni hayata bağlayan, bana o güneşi veren sen değilsin.

Çok acayipti ki, aynı güneş vardı. Ona ilk rastladığı zamanki güneş... Geri gelmişti sanki. Evet, ama bambaşka biri olarak...

Genç kız acı içinde bunları söylerken, yarasının, kanlar içinde kalmasının esas sahibinin o olduğunu bilerek bakıyordu sevdiği adamın gözlerine.
Sevdiği adam ise söylenenleri anlamadan yüzüne öylece bakıyordu sadece. Gülümsüyordu. Karşısındakinin acısından dolayı zevk alırcasına gülümsüyordu.
+Sana ben mi beni sev dedim?

Genç kız duyduğuna inanamayarak, gözyaşlarını sildi ve başını dik tutup:
-Sevmeyi bilmeyenlerin ucuz aşk romanlarından kalma laflarından biriyle çıktın karşıma. Türlü bahanelerin vardı, hepsi de beni sevmemeye, beni kendinden uzak tutmaya dairdi. Sevdiğim adam sen değilsin. Yolda karşıma çıkmasını dilediğim, yüzüne bir an olsun dokunmak istediğim, son nefesimi yanında vermek istediğim adam sen değilsin.

Hıçkırıklarla ağlamaya başladı sonra. Yere çöktü, başını önüne eğdi, hıçkırıklarla ağladı. Yüreğinde bir yara vardı ve bıçak gibi saplanıyordu. Aniden geliyordu, ara ara. Unutur gibi olduğunda, unutmak istediğinde daha çok saplanıyordu. Etrafına baktı, sevdiği adamdan eser yoktu. Adamlığı kalmamıştı ki bir eseri olsun. Evine döndü çaresizce. Tozu dumana katar gibi her yeri dağıttı. Fonda bir müzik çalıyordu. O güneşe baktı tekrar. Yemin etti içinden, bir daha asla fukara aşklarda konaklamayacaktı. Ezberi bozulmuş sahnelerden çıkma bir yarası vardı; ama o yaranın kabuk tutmasına izin verecekti. Ömrünün sonuna kadar kendisini anlamayan biri için yas ilan edemez, hayatını çamura bulayamazdı. Umut her zaman vardı. Sigara içmemişti bugüne kadar, ilk kez fena hâlde ihtiyaç duyuyordu. Bu kara sevdanın bağımlılığından kötü olamazdı, markete gidip sigara aldı, yaktı, derin derin çekti içine. Sonra birdenbire öksürmeye, deli gibi o hâline gülmeye, en sonunda da hıçkırıklarla ağlamaya başladı tekrar. Bir fotoğrafı bile yoktu yırtabileceği, yapabileceği tek şey yüreğini söküp atmaktı, dinmiyordu sancısı. O sırada kapı çaldı, yorgun, bitkin, üzgün; ama değişmeye kararlı kapıyı açmak için kalktı, kapıyı açarken karşısında buldu sevdiğini. Onunla birlikte üç beş kişi daha vardı, onu kucaklarında getirmişlerdi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, onu nefessiz bırakan sevdiğinin artık bir nefesinin olmadığını fark etti. Nasıl olmuştu bilmiyordu, kimse bilmiyordu, öylece bir sokak ortasında bulmuşlardı onu, son söylediği şey; 'Beni açtığım o yaranın sahibine götürün' olmuştu. Ölmüştü. Hayatı boyunca yapmak istediği şeyi yaptı, yüzüne son bir kez olsun, bir yabancı gibi bile olsa dokundu. Sonra öğrendi ki trafik kazasıymış. Onun sevme kazasından sonra yaşanılan bu kaza, oyunun bittiğini gösteren tek gerçekti sadece.

-Perde kapandı sevgilim. Perde kapandı, oyunumuz sona erdi. O güneş benim için hâlâ var. Ama sen öldün. Artık yaşatamam seni. Yaramı da seninle birlikte gönderiyorum. Bil ki; bana kattığın onca acının içinde tek gerçeğimdin, seni seviyorum.

Genç kız sevdiği adamı kucaklayıp kapıya kadar getirdi. Bıraktı öylece, gelip birileri bulsun, birileri alsın diye... Günler geçti, kimse görmedi, kimse almadı, kimse ailesine bile haber vermedi. Gözünü açtığında genç kız, anladı ki; öyle biri yoktu. Hiç olmamıştı. Güneşin bir oyunuydu, masmavi gökyüzünün, kuşların bir oyunuydu, yılların bir oyunuydu, ama öyle biri hiç yaşamamıştı. Hiç sevmemişti genç kız öyle delicesine. Bir hayaldi, düşün baş harfiydi. Yatağında tavana öylece bakarken, bir damla yaş süzüldü gözlerinden, elini kalbine koydu. Gözlerini kapattı. Sonra derin, kendisinin bile var olduğunu düşünmediği sonsuz bir uykuya daldı. Yarası sağlam olan birinin derin bir hezeyanıydı...

05 Şubat 2013 4-5 dakika 77 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar