Yarın Görüşürüz

Yarın Görüşürüz


Amel Defteri’nden

Bölüm 9

Göz göze geldik. Yüzüm kızarmış, her tarafım titriyordu adeta. “Vaktin var mı? Konuşmak, sana bir şey söylemek istiyorum.” dedim. Tatlı bir şekilde gülümsedi, kısa bir an gözlerime baktı ama cevap vermedi.

O an sadece ikimiz vardık sanki. Ne sokaktaki çocuk sesleri ne de orada olan diğer insanlar… Hiç kimse yoktu. Söylediğim titrek birkaç cümle mahallede yankılanıyordu adeta. Kendimi toparlayabildiğim kadar toparlayıp, “Biraz benimle yürümek ister misin?” dedim. Yine hiçbir şey söylemedi. Ben birkaç adım ileriye doğru yöneldim, o da benimle beraber yürüdü.

Daha önceden defalarca prova ettiğim hiçbir şey aklıma gelmiyordu. Delirecektim! Beraber birkaç adım attık. Bana dönüp, “Eee, neymiş bakalım?” dediğinde, sanki o an tüm kilitler açılmıştı.

Biraz kekeleyerek, biraz da titrek bir sesle,

“Biliyor musun, fark ettin mi bilmem ama uzun süredir bir türlü yanına gelip senden ne kadar hoşlandığımı söyleyemedim. Ta ki akşam bisikletinle karşıma çıkıncaya kadar…Benimle çıkar mısın?..”

Bunu bir çırpıda söyleyivermiştim işte.

Durduk. O bana, ben ona göz göze bakıyorduk. Hiç böyle planlamamıştım aslında; uzun uzun hislerimi anlatacak, en sonunda söyleyecektim bunları.

Yedi–sekiz yaşlarındayken, gözlerden uzak bir yerde, parkta, pastanede, otobüste iki sevgili gördüğümde hep merak ederdim: “Acaba bunlar ne konuşuyor?” diye..Birbirlerine olan bakışlarına hayran hayran bakardım.Şimdi birileri de bize uzaktan bakıp benim gibi “Ne konuşuyorlar ?..”diye merak ediyor mudur acaba?..

Ne olumlu ne de olumsuz bir cevap verdi. “Yarın görüşürüz.” deyip hızla yanımdan uzaklaştı ve küçük kardeşinin yanına gitti. Arkasından öylece bakakaldım. Bir ara yere çömelmiş kardeşiyle ilgilenirken bana doğru kısa bir bakış gönderip gülümsemişti. Hepsi bu…

Donmuştum orada. Medusa gibiydim. Hiçbir şey hissetmiyordum. Efsunlanmış mıydım, yoksa narkoz mu yemiştim, bilmiyorum.

Onların alt katında oturan akrabamın ve annesinin sesiyle irkildim. Bana ne dediklerini duymamıştım ama “İyiyim abla, iyiyim teyze.” diyebilmiştim.

Annesi ona ve kardeşine seslendi: “Hadi saat on bir buçuk, eve gitme vakti.”

Biraz daha oyalandıktan sonra merdivenleri çıkıp evlerine doğru gidiyorlardı. Apartmanın giriş kapısına gelmişlerdi ki bana doğru kafasını çevirip kısa bir bakış attı ve gözden kayboldu.

Ben bulunduğum yerde adeta sabitlenmiş, öylece bekliyordum. Ne kadar zaman geçti, hiç farkında değildim.

Sonradan bana ilgisi olduğunu öğrendiğim, karşı apartmandaki kızın sesiyle kendime geldim:

“Merhaba, iyi geceler.”

Anlamsızca ona döndüm, ben de selam verdim.

“Çay bahçesinden dönüyorduk, seni burada tek başına görünce selam vermek istedim.” dediğini hatırlıyorum.

Belli belirsiz bir yüz ifadesiyle, “Şey… iyiyim.” dedim.

“Emin misin?” diye sordu. Ne cevap vereceğimi bilemedim.

Bir kadın sesi duydum: “Hadi kızım…”

Sonra bana dönüp, “Yarın akşam evdekilerle Ambarlı’ya çay bahçesine gideceğiz, sen de gelsene.” dedi.

Bir şey söylemedim. “İyi akşamlar… Yarın unutma, tamam mı?” dedi ve koşarak uzaklaştı.

Ne kadar zaman sonra bilmiyorum, eve gittim. Odama geçip yatağa uzandım.

Bir hafta boyunca onun oturduğu yere hiç gitmedim..

Devam edecek..

25 Eylül 2025 3-4 dakika 38 öyküsü var.
Yorumlar