Yeşil Yemyeşil

Pardon duyamadım tekrarlar mısınız birileri kuraklık mı dedi?

Ekinler yanmış ; ürünler tarlada kalmış, gübre mazot pahalıymış,hiç yağmur yağmamış, ürün hasad edilememiş çiftçi zarar etmiş...

Maalesef uzayıp gidiyor..

1960'lardan önce çiftçinin elinde imkan az bir çoğu öküz ve sabanla tarla sürüyor tarlanın bir kısmı sürülüp diğer tarafı nadasa kalıyor bitkisel organizmalar çürüyerek gübreye dönüşüyor toprak güçleniyor çiftçi daha fazla verim alıyor.

Ekilecek alan az olduğu için etrafı çepeçevre saran meşe ağaçları vardı ağaçlar her yere kök salıyor dağ tepe her göz alabildiği her yer meşe ormanlarıyla doluydu.

Unutmayalım ağaçlar yağmur bulutları çeker

Ormanların çürüyen kökleri dökülen yapraklar zamanla çürüyüp besinden zengin organizmaya dönüşüyordu..

Eskiler ağacı çok seviyor.

Kesilen ağacın yerine yenisini dikiyor her yer ceviz Söğüt iyi de kayısı erik üzüm bağları, dut kavak dikiyor.

Traktör icat edildikten sonra çiftçi ağaçları keserek tarla açmaya başladı tarla ekilemeyecek ekime uygun olmayan arazileri kışlık odun olarak kesip kesiliyor .

Yeni nesil ağacı sevmiyor, ağacın gereksiz olduğunu ise yaramadığını yer kapladığı tarlanın daha yararlı olduğunu yerine tarladan gelir elde edeceğini düşünerek ağaçları keserek yerine tarla açtı"...

Ama maalesef yanıldı doğanın dengesi bozulunca en büyük zararı kendisinin göreceğini hesap edemedi.

Maalesef insanoğlunun bencilliği açgözlülüğü mantığının önüne geçmişti.

Bu durum ekolojik düzenin bozulmasına neden oldu.

Ormanda yaşayan bitkiler böcekler hayvanlar yılanlar kuşlar yok olmaya başladı.

Ormanda yaşayan yılanlar fareleri , kuşlar böcekleri yararlı böcekler zararlılara aşırı üremesini engel olurken doğanın dengesi korunmuş oluyordu.

İnsanoğlu bu dengeyi de bozdu .

Ormanların yok edilmesiyle birlikte devamında gelen yılanların baykuşların tilki ve benzeri canlıların yaşam alanının kısıtlanmasıyla sure gelen yaşam döngüsü yerini zararlıların gereğinden fazla üremesiyle aşırı sıcaklar kuraklık fırtınalar depremler ile son buldu.

Kendi yaşam alanları katledilen yabani hayvanlar aç kalınca köye inerek çiftçinin tavuk ,koyun kuzu tarlasına ektiği ürüne dadanarak insanoğlu ile yabani yaşam döngüsüne bitmeyen bir çatışma başlıyordu

Ürünlere kümese dadanan hayvanlar katledilerek doğanın dengesine bir müdahale daha gelirken kısa süreli çözümler uzun vadeli zarara neden oluyordu.

Kimyasal gübre , aşırı ilaç toprağı yakıp verimin düşmesine neden olurken verim almak için daha fazla gübre gerekiyor fazla gübre Yağmur sularıyla suya karışıyor yeraltı sularına karışıyor içme sularına karışan suyu içen vatandaş karın ağrıları ağrıları mide bulantıları baş ağrıları kanser , dolaşım sisteminin bozulması ve dolaşım sisteminin bozulması ile birlikte gelen şeker tansiyon kalp yetmezliği bağışıklığın düşmesi topraktan yetişen bitkilerin topraktan emilimi ile sağlanan vitamin ve minerallerin yetersizliği ile süregelen vitamin değerlerinin düşmesi sonucu devamında gelen hastalıklar bir sürü sağlık sorunu ile baş etmeye çalışırken bu durum ilaç firmalarının işine geliyor vatandaşın üzerine bir sürü maddi manevi külfeti artıyordu insanoğlu hastalıklarla mücadele etmeye çalışırken diğer taraftan verimi düşen topraktan harcadığından daha az ürün elde eden vatandaş sebze ve meyveleri daha fazla masraf ederek pahalı yemek mecburiyetinde kalıyordu.

İnsanoğlu kendi eliyle sonunu hazırladığın farkına varmadan bir haber ekolojik dengenin bozulmasını pahalı ödüyordu..

Eskiler tarlanın toprağın ürünün bilir toprak ve insanı baş üzerinde tutardı.

Tarla bir yıl ekilir bir yıl nadasa bırakılır.

bir yıl boyunca nadasa kalan tarlada kalan bitki atıkları çürüyüp bitki içerisinde bulunan vitamin ve mineraller yavaş yavaş Toprak tarafından emilerek toprağı besin değeri güçlü organizmadan zengin birer organik gübreye dönüştürür toprak üzerindeki bitkiler toprağın Rüzgar güneş sıcak soğukta aşırı etkilenmesin ha zarar görmez zarar görmesini engel olur çürüyen bitkiler toprağı vitamin ve minerallerden zengin organik gübre ile beslerdi.

Ama insanoğlu bu döngüyü de bozdu, her yıl toprağı ekip süren mineral dengesini bozan içindeki canlılarla birlikte anızları yakarak aşırı hırsı doymaz nefsine yenik düşen gözünü hırs bürüyen insanoğlu toprağı yaktı yıktı geçtiği her yeri yıktı yok etti tüketti talan etti..

Ağaç kökleri toprağın altına köklerini salarak aşırı yağmurlarla rüzgardan selden aşırı sıcaklardan toprağı koruyor oksijen üretiyor yağmur bulutlarını kendine çekiyor havayı nemlendiriyor gölgesinden yararlanılıyor.

Yani ağaç demek hayat demekti.

Ağacı sevmeyen insanoğlu kendi eliyle hayat damarlarını kesip yok edip tüketti..

Tamamen korumasız açıkta çıplak kalan toprak bütün hava şartlarına dıştan gelecek bütün doğa olaylarına korumasız bir vaziyette doğal afetlere daha en baştan mücadeleye bir sıfır yenik başlamıştı..

Bununla birlikte beraberinde aşırı sıcaklık seller yağmurlar kuraklık getirerek toprağın sonu getirmiş oldu"...

03 Mart 2022 4-5 dakika 15 öyküsü var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (7)
  • 2 yıl önce

    🌿🌿🌴🌲🌾🌱🌾🌾🌼🌺🌨️💧🌧️🌈

  • 2 yıl önce

    Başarılar

  • 2 yıl önce

    İnsan artık dokunduğu her şeyi mahveder oldu en çok ta yeşili manidar yazınızı kutlarım Şenay hanım

  • 2 yıl önce

    Londra Hayvanat Bahçesinde bir çok çeşit hayvan vardır. Bir yere geldiğinizde ise parmaklıklar çizilmiş bir ayna görürsünüz. Aşağıda ''Dünyanın en vahşi yaratığı.'' diye bir yazı vardır ve kendini görür insan en vahşi yaratık O'dur... Kendi elleri kendini yok etmeye büyük çaba gösteren zavallı insanoğlu... Atmosfere sürekli zararlı maddeler yollayan, denizlerin ırmakların böğrüne zehrini akıtan insanoğlu... Bilinen bir Kızılderili atasözüdür ''Son ırmak kuruduğun da, son ağaç yok olduğun da, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.'' Şunu da anti parantez unutmayalım ''Biz dünyayı atalarımızdan miras değil çocuklarımızdan emanet aldık.'' Kutlarım yürekten Şenay Kardeşimizi bu güzel yazı için...