Yetim

Yetim


Amel Defteri’nden

Bölüm 14

Yine de her şey güllük gülistanlık değildi benim için..

Çoçuk zorbalığı,akran zorbalığı denilen bir olayla ilk okul ikinci sınıfta bir kaç kez karşılaşmıştım.Belki de daha önceleri de yaşamıştım ama bunun farkına vardığım yaş ilk okul ikinci sınıftayken olmuştu.

O da “yetim” olmamdı.

Bu bir kaç kez aşağılanmak için olmasa da gerek yüzüme  söylenmiş gerekse de arkadan bir olay sonrasında beni tanımlamak için kullanılmıştı.Bu beni rahatsız eden kötü bir yaftaydı.Biliyordum bunu söyleyen çocuk kendi düşüncesini söylemiyor ailede hakkımda söylenenleri dışa vuruyordu.Bu da normal olabilirdi ama benim iç dünyam için oldukça yaralayıcı oluyordu.

Beni bu cendereden hızla çıkartan şey anamın ve köydeki bibimin,bibilerimin bu konuya olan tepkileriydi.

“Yetim”olmanın avantajlarını bana büyük  bir ekseriyetle öyle veya böyle bir şekilde kullandırmamalarıydı.Birisi fazladan benim için bir şeyleri yapmak isterlerse veya yaptığım bir hata “yetim”olmama verildiğinde hemen aşırı tepki veriliyordu.Fazla bir şeyse hayır ,eksik bir şeyse de hemen evet diyorlardı.

Bununla alakalı  çok anılarım var ama bana büyük ders veren en unutulmazı; üç arkadaşımla köyde birinin üzüm bağına girip üzüm çalıp yakalanmamızla alakalı olanı idi. Adam bizi yakaladı ben hariç iki arkadaşımı sağlam dövdü..Sıra bana gelince baktı..”hadi sen git oğlum yetimsin sen,sana elim kalkmaz!..” dedi. Onlar dayak yediği için ben de yemediğim için daha fazla ağlamıştım.”Eee onlar hırsızsa ben de hırsızım!.” diye içimden geçirmiştim.

Köyümüzdeki derenin kenarına gidip yalnız başıma uzun süre hıçkıra hıçkıra ağladığımı unutmuyorum.Akşama kadar orada dolaşmıştım..Akşam eve gittiğimde anam bendeki garipliği sormuştu.Defalarca sormasına rağmen bir “bir şey yok ana”diye  kaçmıştım sorularından.En sonunda “ana yetim olmayı ben seçmedim ama!..” demiş ona sarılıp yine ağlamıştım.

Ağlamamın bitmesine yakın “o ne demek oğlum,anlamadım!.” diye sordu.Ben de yaşadığımız olayı hem ağlayıp hem anlattmıştım..Yaralanmıştım!..O mavi gözlerini gözlerime dikip “demek öyle..” diyip gülmüştü.Gerçekten gülmüştü bu duruma.Anlam verememiştim.”Gülünecek ne var ki?”

Kolumdan tuttu bahçedeki asma ağacının oradaki çeşmede elimi yüzümü yıkamamı söyledi.Bir tuhaf olmuştum.Dediğini yaptım,yıkadım elimi yüzümü.”Gel benimle..” diyerek köyün meydanına kadar hiç konuşmadan yürüdüğümüzü hatırlıyorum.

Bahçesine girdiğimiz amca meydanda arkadaşları ile köyün kahvesinde kağıt oynuyorlardı.Elimden sıkıca tutup adamın  yanına kadar götürdü beni.Sinirli bir şekilde sesini yükselterek adama seslendi “bu çocuk senin bağından arkadaşları ile üzüm çalmış diğerlerini dövmüşsün bunu dövmemişsin şimdi kalk onları nasıl dövdüysen bunu da döveceksin…efendi!..” dedi.Adam büyük bir şaşkınlık içinde bir bana bir de kahvede oturanlara bir de anama bakıp “ama….bacı?” ne kadar uzattın olur mu öyle şey demesine fırsat vermeden.Sesini yükselterek adama “döv”dedi.

Adam şaşkınlık içinde birden iki tokat indirdi yüzüme.Canım yanmıştı.Oradaki herkesten utanmıştım..Ağlayarak koşup eve anamadan önce gitmiştim.Eve vardım.Asmanın altına oturdum.İçimde hiç bir his kalmamıştı sanki..Acayip rahatlaştırmış gibiydi beni bu sert tokatlar!.

Sonra anamın dış kapıyı açıp geldiğini gördüm..Bana şöyle bir göz ucuyla tebessümle bakıp ”Sen gidip bahçeden biraz domates salatalık yeşil soğan topla getir ..Acıktık, yemek yiyelim “dedi.

Dediğini yaptım getirdim istediklerini. Oturduk asmanın altında akşam yemeğimizi yerken yüzüme; “ Eşşoğlueşek!..kafanı yukarı kaldır hele bir bak asma ağacının altındasın  üstümüz üzüm kaynıyor sen gidip elin adamının bağından üzüm çalıyorsun!..Valla adam bilseydi sana fazladan bir kaç tane daha vururdu..” diyince gülmeye başladık.

Konu bir daha konuşulmadı.

Devam edecek..

02 Ekim 2025 4-5 dakika 38 öyküsü var.
Yorumlar