Yetim Bir Hayat

Yine uyanmıştı, rüyalarının kollarını kenara açıp, çıkmıştı aralarından gökyüzüne doğmuştu... Güneşe yoldaş olmuştu... İşi buydu...
Düşsel sancılarının devam ettiğini biliyordu ama hayatı güzeldi. Önce hafifçe şatavatlı yatağından doğruldu. Hala gözlerini açmamıştı. Sabaha inat uykuya yapışmıştı sanki. Açmak istemiyordu. Çalan müziği duyunca uzun simsiyah kirpiklerini kırıştırdı, kaşlarını çattı ama pembemsi çatlamış dudakları bir anda yanaklarına doğru kaydı evet gülümsemişti..
Anladı ki açmalıydı artık gözlerini... Bir nefes aldı en derininden açtı gözlerini. Açtı ama tekrar kapattı. Karşısında güzel bir kızın oturduğunu görmek deliceydi. Kimdi ki bu kız? neyin nesiydi? Cesaretini topladı ve açtı... Kız hala orada duruyor ve ona gülümsüyordu. Kendisi de gülümsedi. Ama elinde olmayan bir şekilde gülümsemişti... Ki kasıtlı bir şey yapmamıştı o gülümsesin diye.
Garipsedi bu durumu yavaşça çenesini aşağıya doğru indirdi, gözlerinin ucuyla üstüne baktı. Pijamalarına mı gülmüştü acaba bu kadın ? Neydi onun yüzünden yayılan tebessümler. Tekrar kafasını kaldırdı, korkakça biraz. Kız gülümsüyordu
-Merhaba dedi.
Boş boş kıza bakıyordu.'' Hayırdır ne oluyor... Benim evimde benim odam da karşımda bir kız... Ve çok da güzel... '' İç sesini bir kenara itti ve ciğerlerinden konuşuyormuş gibi göğsünü gerdi kocaman.
Cesaretliydi.
-Kimsin? diyebildi.
Neler neler soracaktı aslında. Şimdi ! Hemen sormalıydı ! Ne işin var burada sen kimsin diye haykırmak istiyordu !!
Kadına şöyle bir baktı. Gerçekten çok güzeldi. İnsandan daha öteydi güzelliği. Saçları koyu kahveydi uzun kıp kıvırcık... Uçlarında kızıllık vardı biraz. Gözlerine bakmamaya çalışıyordu. Ama bakacaktı. Saçlarından çektiği gözlerini, gözlerine dikti kadının. Açık kahve, biraz büyük ama hem de çekikti gözleri. Kirpikleri uzundu kaşları ise özenle çizilmiş gibiydi kadının gözlerinin üstüne... Bu kadar kusursuzluk fazla mıydı ? Çok muydu ona bilmiyordu. Artık küçük bir çocuk da değildi ki büyümüş koskoca adam olmuştu.
- Beni tanımıyormuş gibi yapma. dedi kadın sesinin verdiği güvene tutunmak istedi o an. Tanıyor muydu? Bir daha baktı. Daha dikkatli... Tanıyor olabilir miydi? İçi titredi genç adamın.
-Hayır ! Seni tanımıyorum ! ne işin var evimde ! odam da ! karşımda ! Kimsin ! Kimsin !
Sakin olmalıydı. Bunu fark etti. Sol yumruğunu sıktı. Halbuki neden sinirlendiğini bile bilmiyordu.
Kadının üzülmüş gibi bir hali vardı, bakışlarında ki kırgınlığı görebiliyordu. Hata yaptığını anladı.
-Bağırmak istememiştim , özür dilerim. Kimsin peki? dedi nefes nefese kalmıştı çünkü hızlıca konuşmuştu...
- Beni unutmuş olmana üzüldüm. dedi ve cebinden bir kaç tane fotoğraf çıkardı... Bak dedi bunlara, nazikçe ona uzattı...
Korka korka aldı elinden, bir kadına baktı bir fotoğrafa... O da neydi? Kadın hiç değişmemiş gibi resimde duruyordu, kucağında bir bebek... Diğer fotoğrafa baktı, Bu kez o bebek 3-4 yaşına gelmiş gibiydi ama kadın hiç değişmemiş... Farklı zamanlarda çekildiği belliydi. Fotoğrafların sağ alt tarafında tarihler vardı.
Son fotoğrafa baktı... Evet işte o oydu... Gözlerinden yaşlar süzüldü... Kendi küçüklüğü vardı fotoğrafta ve yine kadın hiç değişmemişti. Büyük adam, küçülmüştü artık odada... gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Anlamıştı en sonunda...
-Anne? diye bağırdı hıçkırıyordu...
Kadın kaybolmuştu odadan... Ve hemen odanın kapısı açıldı, beyaz önlüklü 3 4 kişi girdi. Onu yatağa bağladılar...
En yaşlı olanı, beyaz elbiseli kıza bağırıyordu.
''Hemşire sakinleştiriciyi getir, şizofren nöbetleri yine başladı''
Küçük bir acıdan sonra... Tekrar uykuya teslim etti kendini.. Huzura tutundu... Biliyordu hayatı yine yetim kalmıştı...

28.02.2011

28 Şubat 2011 3-4 dakika 5 öyküsü var.
Beğenenler (5)
Yorumlar