Yıllar Sonra....

Bugün onu gördüm yolda, yıllar sonra...Birden gözgöze geldik...Uzun uzun baktı
Acaba o mu değimli gibi bir şüpheyle. Sonra utangaç bir tavırla kaçırdık gözlerimizi.
Ama kalbim öyle hızlı atıyorduki, sanki ilk günkü gibi, sanki hiç ayrılmamış gibi...
Arada bir utanıp kaçırsakta gözlerimizi, farkında olmadan yine buluşuyordu bakışlar.
Yıllar o kadar değiştirmiştiki onu , yaşadığı hayatın yükü öyle sinmişki üzerine, saçlarına
Karlar düşmüş, yüzünde çizgiler... Ama o gözler ve o gözlerindeki eriten derin ,anlamlı
ve hüzün dolu bakışlarla , gözlerine hiç dokunmadan geçmişti hayat .Onlar hep aynı kalmışlar.
Bir ara bütün cesaretini toplayarak ufak ufak yanıma yaklaştı. Tedirgindi, birazda korkmuştu
sanki. Geldi ve gözlerime o eskiden baktığı gibi uzun uzun baktı. Kalbim o an durmuştu sanki. Nefes alamıyordum , ve birden kendimizi toparlayıp bir konuşma hamlesi yaptık aynı anda, ama sonra aynı anda sustuk yine. Kelimeler boğazımızda düğümlenmişti sanki .
Tekrar ikinci bir konuşma hamlesi yaptık ve aynı anda aynı kelime çıktı ağzımızdan, ve koro
şeklinde ?' Nasılsın'' dedik ve sonra bir tebessüm belirdi ikimizin yüzündede. Birden eskiler geldi aklımıza . Biz eskiden de böyleydik hep. Birbirimizin gözlerine bakarak, aynı anda aynı şeyleri düşünür, aynı anda aynı şeyleri söylerdik ve hep gülerdik bu halimize. Evet işte yine aynı şey olmuştu. Yıllar ne kadar değiştirmişsede bizi, demekki duygular, hisler hep aynı kalmış... İzleri yüreğimin taa derinlerinde hep gizli kalmış... Hiç çıkmamış...
Silmek mümkün mü o izleri , Kolaymı ? Öyle şeyler yaşamıştıki zamanında o yürekler, öyle duyguları paylaşmıştıki o iki seven kalp tek yürek olmuşlardı. Birlikte ağlamışlar, birlikte gülmüşler, birlikte isyan etmişler hayata...Sonra ümirsizlikleri ve imkansızlıkları birlikte gözyaşıyla kabullenmişlerdi. Birlikte yağmurlarda ıslanmış, günbatımı yakamozu seyredip,
gece mehtap' ta dans etmiştik. Birlikte yıldızlara bakıp, her birine isimler takıp ne hayaller kurmuştuk. Her günün bitişi, her ayrılış ölüm gibiydi. Öyle uzardıki vedalar, her seferinde gözyaşı ile uğurlardı beni...Evet gözyaşı vardı bu aşkta, bu vedalarda...Çünki o da biliyorduki bu ayrılıklar bir gün ebedi bir vedaya dönüşecek ve rüya bitecekti. İşte o gün ölüm
fermanımız olacaktı. Bu kaçınılmaz son öyle acıtıyorduki , sanki yüreğimin ta derinlerinde, bir kurşun gibi saplanmış ince ince kanatıyordu içimi . Evet imkansızdı bizim aşkımız, imkansızlıklar üzerine kurulmuştu. Buna rağmen hiç farkında olmadan öyle büyümüştüki bu sevgi içimizde... Birlikte olduğumuz her an bu çaresizliğin ezikliğini duyar, birbirimize hiç belli etmesekte, içimizi hep gizli bir hüzün kaplardı...
Evet bitmesi gerekiyordu artık bu aşk, Bitmeliydi. Ama bitmiyordu işte, bir türlü beceremiyorduk o son vedayı , hoşçakal diyor ama her seferinde koşarak geliyorduk birbirimize. Anladım ki bu şekilde olmayacaktı bu iş. Karar verdim , en iyisi o çağırdığında buluşmaya gitmemek, telefonları kapatmak ve ona yokluğumu hissettirmek... Kimbilir beklide bu şekilde daha kolay olurdu ayrılık. Göz görmeyince unutmak daha kolay olurdu beklide...Ama bu kaçışlarda yetmedi. O, her seferinde bana mektuplar yazarak, ve mesajlarla ?' Olmuyor, sensiz olmuyor ?' diye haykırıyordu tüm yüreğiyle. Bunları okurken bana öyle acılar yaşatıyorduki bu haykırış, ölüm denilen acıyı hissediyordum sanki bütün benliğimde...
Günler , haftalar geçti böyle...Bu sefer bitmeliydi, sona ermeliydi bu acı, bu aşka dair tüm umutlarını yitirmeliydi, kabullenmeliydi artık bu ayrılığı. Son noktayı koymalıydım artık ve bir gün ona ?' BEN EVLENİYORUM'' dedim . Evet gerçektende son nokta olmuştu. Bu sefer işe yaramıştı bu ölüm fermanı. Ölüm fermanıydı , çünki ölüm bile sanki bu kadar acıyı yaşatamazdı bu bedene. İşte bu iki kelime her şeyin sonu olmuştu. Artık hiç aramıyor, mektup yazmıyor, varlığını hissettirmek için hiçbirşey yapmıyordu artık. Bitti işte, o masallardakini kıskandıracak kadar büyük aşkımız bitmişti. Arkasında hiçbirzaman kapanmayacak yaralar , acılar bırakarak.
Aradan yıllar geçmişti ve o artık bu ümitsizliğin içinde hayata devam ederken benim koyduğum o son noktayı koymuş, ve evlenmişti . İki tanede çocukları olmuş.Şu an karşımda duruyordu . Bir yerlerde oturup bir şeyler içmeyi teklif etti. Kabul etmedim, edemezdim. Tekrar bir ümit denizinin ortasına atamazdım hem onu hem kendimi. Kanayan bir yaraya tuz basmak olurdu bu. Yorulmuştum, ikinci bir ayrılığı kaldıracak kadar güçlü değildim artık.
Son kez gözlerine bakıp ayrıldım ordan. Sokağın sonuna kadar , hiç arkama bakmadan yürüdüm. Tam köşeyi dönerken son bir kez arkamı dönüm bakmak istedim. Hiç kıpırdamadan
Öylece, donmuş ,bitmiş ve ezik bir vaziyette gidişimi seyrediyordu. Gözden kaybolup , birden bir duvar buldum yaslanacak, ve nefes almaya çalışıyordum, Çünkü nefes alamıyordum. Yine yıllar önceki o son veda anını yaşamıştım sanki. Kendimi toparlayıp sarhoş gibi, bitmiş bir halde yoluma devam ettim...
Şimdi, aradan yıllar geçsede her yağmur yağdığında onu hatırlamak, yıldızlara her bakışımda onu görmek,her yakamozda onu içimde hissetmek...Evet yıllar geçsede, onu yaşamımın her anında bütün benliğimle hissetmek...İşte ondan geriye kalan izler...Öyle izlerki, son nefesimi vereceğim o güne kadar hiç silinmeyecek bende kalacak o derin hisler...
Evet dostlar, ya ben ? Yıllar akıp giderken ben ne mi yaptım ? Tam olarak hayatın içinde yer alamasamda hayatta kalmaya çalıştım. Şu an evli değilim. Ben zaten hiç evlenmemiştimki...
Bu yürek kabul edermi hiç başka birini . Sadece unutması için söylenmiş kocaaa bir yalandı benimkisi. Ama o bunu hiç bilmedi...
Dilerim hiçbiriniz çaresiz, ümitsiz aşklara düşmez ve hep umut dolu, sonu mutlu biten aşklar yaşanır içinizde . SEVGİYLE KALIN......

25 Aralık 2008 5-6 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar