Yolculuk

Sabah gün doğmadan uyandım. Yol uzun gitmem gereken,aşmam gereken çok yol var. Yolun sonunda beni neyin karşılayacağını bilmiyorum. O topraklara gitmeyeli nereden baksam kırk sene olmuştur. Değişmiş midir, yoksa bıraktığım gibi kalmış mıdır bilmiyorum. Oradan giderken delifişek, hayata kafa tutan, söz dinlemeyen bir delikanlıydım. Şimdi ise hayatın zembereğinden geçmiş, ununu eleyip eleğini asmış bir adamım. Hayatımın son demlerinde miyim?Bilmiyorum... Belki de yaşayacağım beş,on yılım vardır. Kim bilir?

Yataktan alelacele kalktım ve giyindim. Akşamdan hazırladığım küçük el çantamı aldım ve arabayı çalıştırdım. Trafiğe takılmadan, şehir uyanmadan bu kentten ayrılmam lazım. Sabahın erken saati olmasına rağmen caddenin sonundaki unlu mamulleri açıktı oradan bir peynirli poğaça ve bir simit aldım. Oradaki parlak yüzlü, yakışıklı genç bana kağıt bardakta çay ikram etmek istedi almadım. Şu kağıt bardakları oldum olası sevmedim çayın tadını bozuyor meret diye söylenerekten arabayı tekrar çalıştırdım. Radyoyu açtım belki ajans başlamıştır diye ama yayınlar daha başlamamış şarkı çalıyordu hala. Bir iki radyo kanalı değiştirdim ama sonu hüsranla bitti. Aman yarabbim gençler nasıl dinliyor bu şarkıları bunlara şarkı bile denemez iki cümleyi şarkı diye yutturuyorlar gençlere. Sözlerde bir mana,bir uyum,bir ahenk olmalı. Sonunda kanalları karıştırırken "Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına..." şarkısı çıktı karşıma. Sabahın şu saatinde bu kadar sevinemezdim belki de. Sözleri ne kadar da anlamlı bu şarkıyı kaç defa dinledim ama bu kadar beni sarmamıştı. Her insan hayatını şekillendirirken bahtı önemli bir yer işgal etmiyor mu? Belki de yaşadığım çoğu şeyde, aldığım her kararda attığım her adımda bahtımın, kaderimin büyük bir payı vardır.Ama insan düşünmeden de edemiyor yol ayrımlarında diğer yolu seçseydim hayatım nasıl ilerlerdi diye. Bu şehirde bu kadar kalır mıydım, aynı kadınla evlenir miydim, dört çocuğum olur muydu, yine bu işi yapar mıydım? Hayatımı değiştirme şansım olsaydı, hangi noktalarda müdahale etmek isterdim diye düşündüm şarkı boyunca.Sonra fark ettim ki hiçbir anına dokunmazdım. Yaptığım hataları, yaşadığım güzel günler, arkada bıraktıklarımı değiştirmek istemezdim. Onlardı beni olgunlaştıran, büyüten, aklı selim bir adama dönüştüren...

İlk kez baba toprağından çıktığım anı hatırladım. On yedi yaşında delifişek,hayata kafa tutabilecek özgüveni olan bir delikanlıydım.Ne kadar toydum, her şeyin üstesinden gelecek güç vardı içimde. Daha sonra o güzel kadınla karımı ilk gördüğüm an geldi aklıma. Fakültenin bahçesindeki bir kediye tostunun bir parçasını veriyordu. Çok masum, çok duru bir güzelliği olan bir kız demiştim. O ilk gördüğüm an kalbimin çarpmasını durduramamıştım. Ona olan sevdam beni usul usul durultmuştu. Sonra baba olduğum o ilk an geldi aklıma o güzel kadına benzeyen ay yüzlü bir kızım oldu. Dünyanın en güzel anının insanın kendi yavrusunu kucağına alması olduğunu öğrenmiştim o gün. O andan sonra üç kere daha baba oldum ama o ilk baba oluşum bende ayrı bir duygu uyandırmıştı.

Düşüncelere dalarak ikindi vakti baba toprağına giriş yaptım. Karşımda yarı çıplak,heybetli ve gururlu olan ve şehri çevreleyen  dağ karşıladı. O dağ bana doğduğun topraklara hoş geldin dedi.

20 Ocak 2021 3-4 dakika 7 öyküsü var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (2)
  • Tebrik ederim Tuba hanım, kaleminizden daha nice güzel öyküler okumak dileğiyle. 🧿

  • 3 yıl önce

    Hayat da kimine uzun kimine de çok kısa bir yolculuk değil mi aslında? Başımıza yaşarken neler geliyor neler, kimi hoşumuza gitmese de, bazıları da bizi mutlu ediyor, yüreğimizi kabartıyor. Doğduğun topraklara yıllar sonra dönmek ve doğduğun yaşadığın evin toprakların havasını yeniden teneffüs etmek ne güzel. Güzel bir anlatım gün sonunda taçlanmış da kutlarım içtenlikle...