Yüreği Sihir Olana
............Kaç günden beri kekremsi bir duygu var yüreğimde. En olmadık yerde ve zamanda çıkıp kolayca etkisi altına alıyor beni. Ne kadar bu duygudan  uzaklaşmaya   çalışsam da kaçamıyorum. Yüreğim ince ince sızlıyor, bağrıma onulmaz yaralar açıyor.
               Ne yapsam, ne etsem, nereye gitsem bu duygudan   hiçbir biçimde kurtulamıyorum. Göğüs kafesim ha bire daralıyor, beni soluksuz bırakıyor.
              Gittin.
              Şimdi aşkından dolayı ölümü seçenlerin duygusunu daha iyi anlıyorum. O duygu artık  yabancı değil bana..Apartmanın 8. katından  kendimi boşluğa atıvermem, belki bir anlık olay olacak. Ya da hızla giden bir trenin önüne ansızın çıkıvermem bir saniyede sonumu getirecek. İşte o zaman, içimdeki tüm karmaşıklık  bir saniyede son bulacak. İşte bu gelgitlerde yaşarken ben,  hiç olmazsa senden bir ses duymak için telefonlara koşuyorum. Yoksun.
          Netin başına geçiyorum. ?'Acaba ne yapıyor,  nasıl yaşıyor? '' diye. Kaç gün oldu yoksun. Aramıza belli etmeden bir duvar örmüşsün.  Bu duvarın senin tarafı saydam. Sen her şeyi görüyor, belki de bana bakıp aldığın intikam duygusunun tadını çıkarıyorsun. Yalvarışlarım, acım, iç döküşlerim kısacası tüm yaşantım senin duvarına yansıyor; ama bir karşılık görmüyor. Benim duvarım kör, sensiz ve sessiz. Benim duvarım açmazlarla dolu.
          Bir an olsun soluklanmak için yine şiirlerine dalıyorum. Sabahlara  kadar uyumayıp bin bir emekle, özenle ve acıyla oluşturduğun şiirlerine.
          Şiirlerini okudukça orada kendimi buluyorum. Benim kalelerim düşmek için gece yarılarını bile beklemiyor artık. Gemilerimse  çoktan battı.
            İçimde zehir gibi bir acı taşıyorum. Derdimi kimseyle paylaşamamanın sıkıntısı gittikçe büyüyor. Şekerim, tansiyonum, kolesterolüm olağanın çoktan dört katına çıktı. Doktorum tansiyonumu ölçünce,'' 22'ye 15 inanamıyorum. ?'diye çığlık attı.Doktorun, ''Kolunu bir de şöyle tut, böyle tut,''diye tansiyonumu 3-4  kez ölçmesi aklıma geliyor. O panik halinde hemşireye:'' Çabuk dil altı hapı getir. Adam canlı bir bomba sanki. Her an patlayabilir, demesine bile aldırmıyor, umursamıyorum. Patlayacak olan sanki ben değilmişim de bir başkasıymış gibi hiçbir şeye  umursamaz ve ne yapacağını bilmez bir haldeyim.
           Olsun artık, başıma ne gelecekse gelsin. Bu acıdan, bu çileden kurtulurum o zaman.
            Şiirlerine, o eşsiz güzellikteki şiirlerine dalıyorum yine. ?'......................................................................''demiştin. Ben sana salt bir gece değil, her gece geldim. Senin üzerine titredim, teline zarar gelmemesi için gözümü kırpmadım. Seni kıranlar,  kızdıranlar bir an içinde düşmanım oluverdi. Onlara karşı yalın kılıç savaştım. Senin bir anlık mutluluğun için neler yapmadım, nelere  katlanmadım ki. 
          Seni bir an için görmek, sesini duymak için nasıl da çırpınıyordum. Tüm bunlara karşın o zaman mutluydum. Sen  yanımda  yürüyordun.''Ben mutluluktan sarhoş olmuştum.
            Ah o güzel günler nerede kaldı.
           Benim için 17  şiir yazmışsın, hepsi de birbirinden güzel, bunlar için sana sonsuz teşekkür ediyorum. Yazdığın her şiirde yeniden soluk alıyordum sanki. Onların üzerinde titriyordum, onlar biraz da benim şiirlerimdi. Öyle güçlü imgeler buluyordun ki  okuyanı hemen  sarsıyor, çoğu ister istemez senden etkileniyor  ve farkında bile olmadan senin şiirlerindeki imgeleri kullanıyorlardı.  Antolojideki bir çok  şairde bunu gördük ve birbirimize anlattık. Benim de sana yazdığım şiirler vardı  elbet.Ama seninkilerin yanında ışıksız ve kör kalıyor. Yine de ?'Yüreğin Sihirdir Senin'' şiirimi sana yazınca ağlamıştın.Gerçekten de bu şiir seni ne güzel anlatıyordu.
            ?'Yüreğin sihirdir senin.
               Sihirbaz ellerinden çıkmış.
               Kırılgan ve ince bir cam.
               Gibi narindir ellerin.''
                 Vücudumdaki bu saatli bomba  çok yakında patlar zaten.Ben 
artık yaşama süresi kısıtlı canlı bir bombayım.Yine de sana hiçbir biçimde kızmıyorum.Çünkü sen hayal aleminden uyandın. Erişilmez gerçeği gördün. Ayakların yere sağlam bastı.Sen gerçekçiydin çünkü, ben hayal ormanında dolaşan bir gölge.
                Şimdi başım acıdan ve sızıdan çatlarken sana bu son seslenişimi okuyacağın umuduyla  yaşama direniyorum. Az sonra belki de o büyük zil çalacak, başım çatlayacak  ve ben artık o sonsuz uykuya dalacağım.
                Düşlediğin o    coğrafyaya ne yazık  ki gidemedik. Bundan sonra senin oraya gitmeni ve gözlerinin mutlulukla  ışımasını dilerim.
                Sana yaşam boyu nice güzel şiirler ve mutluluklar dilerim bir tanem.
