Zehra

Zamanın hangi günü ve günün hangi saatiydi kendime vakit ayırmıştım bir bankın üzerinde Haydarpaşa istasyonunu karşıma almış önümde deniz ve iskeleye yaklaşan hat vapuru ve onun insan dolu hikayesinin ağırlığı içinde neleri düşünüyordum.Geçen hafta kulak misafiri olduğum ve günlerdir ruhumu aydınlatan bir huzur hatırası gözlerimin önüne geldi .Çengelköy'den beylerbeyi'ne yürüyordum bütün merakım beylerbeyi sarayını gezmekti nihayet sarayın bahçesindeydim.Burayı ilk defa görüyor olmanın heyecanı ile dolaşıyorum ve temiz bakımlı ağaçların gölgeleri altından geçip nilüfer çiçekli havuzunun başında kalmıştım denizin sarayı döven dalgalarının sesi ve gemilerin geçişleri insan sesleri ve kuş sesleri armoni oluşturup farklı bir boyuta atıyordu insanı.Sarayın bahçesi kalabalıklaşmıştı yanı başımda beliren sesleri duyuyordum ..'..bak demet..! insan Allah'ın yarattığı ve yaratılanların da en şereflisi olan bir varlık..nasıl olur da onu ekonomik bir hayvan , maddi hazların esiri bir soytarı gibi görürsün..en önemlisi ölümü ve sonrası hakkındaki şüphelerin çok acı..hatta doğumuna senin karar vermeyişin gibi tuhaf iddialarını da anlamış değilim..iman ve teslimiyet tüm bu rahatsız edici korkularından seni alacaktır...' konuşmaların farklı versiyonları ile devam eden sesleri arasına sıkışan şu cümle dikkatimi seslerin tarafına çekiyordu..'...bunları nasıl biliyor ve bu kadarını hafızanda tutup nasıl anlatıyorsun..ne zaman derdimi anlatsam ..sana açılsam hep sen kazanıyorsun...benim iddia ve duyduklarım meğer çok zayıf ve aptalca..sanki senin anlattıkların daha doğru gibi Zehra.. '..adının Zehra oluşu tüm düşüncelerimden aldı beni dönüp baktığımı fark etmeyecek kadar arkadaşına kilitlenmiş halde neler konuşuyordu arkadaşı olan genç kız beni tanıdı onu ben de tanımıştım bir öğrencimdi masaya davet edildim.Zehra yı daha yakından tanıyacaktım. Onlarla paylaştığım her şey zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız bir hız kazandırmıştı en çok ta Zehra konusundaki duygu ve düşüncelerimi anlattığım bölüm zehra' nın ilgisini çekti.Zehra Maraşlı ve bir ilçede öğretmenlik yapıyor siyah çerçeveli gözlüğünün beyaz camları arkasındaki gözlerin kararlı ve yıldız dolu oluşu hiç değişmemişti..bana ..'..sizce kutsal olan nedir..? ..diye birden soru çıkartması hem hoşuma gitmişti hem zehra'nın zeka boyutu çok hoşuma gitmişti Demet'in bizi ilgiyle dinlemesi ve ağzı açık tabiri ile duruşu gözlerimin önünden gitmiyor gülümsemeler yayılıyor sonra yüzümde..'..kutsal olan O'nun bize uymamızı istediği her nass/ farz / emirleridir....oysa günümüzde bize neleri kutsal olarak veriyorlar bilinçli-bilinçsiz...her kavramı kutsallık kılıfına alma gayretlerini sıraladım ...maksat ve hedefin kutsal olanın içini boşaltmak olduğunu uzun uzun açıkladım..insanın bilmesi gerekenlere engeller üretilmesi şaşırtıcı bulmadığımı anlattım.İnsanlık tarihi, inanan insanlarla inanmayanların arasında gece ile gündüz kadar derin mücadeleler ile geçmiştir.Ciddi bakış farklılıkları yanında yaratıcının varlığını inkar ile yola çıkanların huysuz huzursuz kargaşaları yeryüzünü sürekli mutsuz etti ifsad etti ve bu çekişme ilk insandan beri hiç geçmedi ve geçmeyecekte...peygamber çocuğu da olsa zalimlerin vay haline ..Allah bir konu hakkında ne hükmü verdiyse geçerli olan da budur...Allah'a giden yollara engeller çıkartanların insanlar arasında en zalim olanlardır ...amelleri hep boşa çıkacaktır..' Zehra ?nın çok çay içtiğini fark ettim .Elindeki kitap ilgimi çekti '..ölüm psikolojisi '..ne anlattığını sorduğumda cevap onu daha güzelleştirmişti...'Ben de hemen ilave etmiştim ölüm en sevdiğim son..benim biricik sevgilim tek gerçeğim ölüm ve sonrası...asıl hayatım ve gerçeğim' .Akşam ezanları okunuyordu beylerbeyi sarayının görkemli dış ve iç mimarisinden daha bir kalıcıydı sohbetimiz ayrılırken memnuniyetini ifade etmesi ruhumun huzuru oldu Zehra ?nın sesi hep çınladı gün boyu işte bu güzel günün tatlı izleriydi beni takip eden .Gara yaklaşan trenin uzun düdüğü kendime gelmem için kafiydi karşımda Haydarpaşa garı ve boğaz masmavi martılar hiç eksik değil iskelede duran vapurun yanı başında İstanbul kadar güzel düşler yatıyordu .Zehra ve onun hayali başımın üzerinde uçan bir kuş olup dolaşıyordu sanki okuduğu kitabı koltuğumun altında sıkı sıkı tutuyor halde yürümeye başladım akşamın karanlığına cesaretle...

18 Ağustos 2011 4-5 dakika 44 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 12 yıl önce

    👍👍😙...'Ben de hemen ilave etmiştim ölüm en sevdiğim son..benim biricik sevgilim tek gerçeğim ölüm ve sonrası...asıl hayatım ve gerçeğim' .Akşam ezanları okunuyordu beylerbeyi sarayının görkemli dış ve iç mimarisinden daha bir kalıcıydı sohbetimiz ayrılırken memnuniyetini ifade etmesi ruhumun huzuru oldu Zehra â??nın sesi hep çınladı gün boyu işte bu güzel günün tatlı izleriydi beni takip eden .Gara yaklaşan trenin uzun düdüğü kendime gelmem için kafiydi karşımda Haydarpaşa garı ve boğaz masmavi martılar hiç eksik değil iskelede duran vapurun yanı başında İstanbul kadar güzel düşler yatıyordu .Zehra ve onun hayali başımın üzerinde uçan bir kuş olup dolaşıyordu sanki okuduğu kitabı koltuğumun altında sıkı sıkı tutuyor halde yürümeye başladım akşamın karanlığına cesaretle...😙👍👍👍

  • 12 yıl önce

    ..yürüdükçe yaşamak istiyorum düşündükçe sevmek,yoksa tam tersini mi söylemeliyim gerçek olan gezinmek beni çağıran seslere ve mekanlara doğru en meraklı alışkanlığım belki tek eksiği yalnızlığımla sevmek hayatın her rengini ve sesini..