Zor bir aşk... Bölüm:2

Her anı paylaşmaya başladığım aşka bu aralar yanaşamıyor suçlu bedenimin kontrolünü sağlayamıyordum. Ucu ucuna eklenen bu hatalar beni sarmaya başlamış ve her hareketimi engelleyen bir hal almıştı.
Dışarıda soğuk bir havanın buğulanan camdan bakan iki gözün yanına gittim. Yanına geldiğimde içimde çocuğun yaptığı bir yaramazlığı saklaması gibi heyecan ama o kadar da masum olmayan haldeydim.
Tenim bir başkasıyla buluştuğundaki zaaflarım aklıma bile gelmiyordu. Birlikte yaşadığım aşka bir leke sürmüştüm. Sanki birazdan kapıyı çekip gidecek gibi hissediyordum.
Bende ki bu değişikliğin nedenini sormuştu. Cevap verirken sesim titremiş hiçbir şey olmadığını ve hemen küçük bir hileyle elinden tutup yanağına bir öpücük kondurmuştum.
İçim sızlamıştı o an. Dudaklarımdan ruhuma bir acı gerçeği hissettim. Onun bana yaklaşmasıyla kendimi geri çekmiştim ama karşı koyamadım.
Her zaman ki gibi birlikte uyandık sabaha. Güneş her zamankinden daha çok kendini gösteriyordu. Bulutların arkasına saklanmıyordu. Aşka ihanet ettiğim o günden bu güne kadar bu ilk birlikte uyanışımızdı.
Küçük bir not bırakıp evden çıkmıştım. Evimin önünden bir taksi çevirerek günahkâr bedene bürünüp yalancı meleğimin yanına gittim. Beni bekliyor olmalıydı ki hazırlanmıştı. İçeri girdim ve bana sarılan iki elin sıcaklığında dudaklarımızın birleştiğini fark ettim. O an gözlerimin kör olmasını kulaklarımın hiçbir şey duymamasını istedim. Affedilmeyecek gerçeklerin sahtekarlığını yapıyordum. Bir aşka suikast eden kalp taşımak bana ağır geliyordu.
Ölüme yaklaşıyordum...
Kuru bir ayaz gibi sanki lanetlenmiş yaşamın üşüyen ve bilincini kaybeden insandan farkım yoktu. Ama yaşadıklarım onlar kadar değerli değildi. Boşluktaki değersiz her şeyi ifade eden bir sıfat taşıyordum.
Ben zor bir aşka bağlanmıştım. Belki de bu aşkı zorlaştıran bir şeylerin mimarıydım...

30 Ocak 2009 1-2 dakika 5 öyküsü var.
Yorumlar