Acı Gerçekler

Sen çocuk hayallerinin kuştüyü üstüne serilip,
Vefasızlığın demir gölgeleri üstüne devrilirken;
Ben hasretinden kara,
Sarhoşluğun mistik kuyularını bekliyorum.
Yanında sevenlerin vardır,
Beni sevmeyen...
Benimse sevenlerim, göremez, işitemez beni
Bir garip selamı gelir uzak ülkelerden
Ve zehir zakkum düşmanlıkların âlemi,
Ejderha diliyle yüzümü yalar.
Unuttum zamanı, yılı, ay'ı...
Mevsim hangi mevsim sahi? ...
İçimden yangın gider, boran gider, kan gider...
İyice azgınlaşır açtığın yaralar
Şayet varsa benden başka sevdiğin,
Karanfil verir sana dal, daal! ...
Bana bedbahtsızlar hançer vurur
Sevmişliğim yerlere saçılır al, aall! ...
Bir gören, duyan, bilen olursa seni
Ağzım, dilim susar lâl, lâal! ...
Tek hayallerim koşar imdadıma
Unutmak mı? ...
Başarısız ülküler ırmağı
Hayalin masamda uçuşur fal faal! ...
Gözyaşım sızar bardağıma
Hayallerim bir başka çirkin, bir başka ağır,
Bir başka tehditkâr bu gece.
Anılar ekmek..Anılar su.. Anılar uyku....
Anılar bohemi içilir bâl, ball! ..
Uykular, ?merhamet? der, merhamet.
Elinde yastık, eğreti beşik
Eğreti beşikte kâbuslar
Üzerime kapanır şâal, şaal! ...
Beni tek anlayan yok, sevgime karşı sevgi,
Ayıp gibi günah gibi
Ebabilleri ben uçurmuşum,
Ya da zümrüt-ü Anka' nın kanatlarını yolmuşum gibi
Tüm namlular bana çevrili.
Yüreğimde kanat vuran ne varsa
Sessiz bıçkılarla biçilir zâl, zââl! ..
Hayatımın teşrin yaprakları,
Tenhaların ortasında,
Çamurlar içerisinde bedbaht
Artık ne arayan, ne bekleyen vaar
Eğreti bir misafirim,
Şu eğreti dünyada.
Bir gün kervan kurulur
Göçülür saal, saal! ...
Kan çiçekleri mezarımda
Açılır bir tanem, açılır Âl, Âll! ...