Acıya İnat

Geçmiş kapılarını aralarken
Ne çok yaşanmışlık var içimi acıtan
Gözlerimi buluta rehin veren.
Gerçi çok oldu umudun, güneşe selam durduğu yerdeyim.




Arada bir keder kapımı çalsa da
Bu gece yine hüzün misafirim
Geceye askıntı düşlerim haylazca
Sürüklüyor doğduğum Munzur'un kentine




Bilmem;
Nasıl avutayım içimde ki beni
Daha dün çocukken ne çabuk büyüdüm
Annesinin saçlarını ördüğü o küçük kız
Bir anne oldu
Omuzlarında ağırcadan yük
İki kişilik bir rolün basamaklarını tırmanırken
Yaşam kavgasında
Gülüşüme sakladığım yaralar
Derinimde ses veriyor...




Herkes gibi hayata dair umutlarım vardı
Doğunun bir kasabasından yollara düşen
Bohçamda gül yüzlü pembe düşlerim
Devrim sevdasıyla emzirdiği yarınlarım
İçime doldurduğum güneşe tırmanırken
Sırtımı verdiğim Arap kızı
Saklı bir kentin avlusunda büyümeyi bekleyen çocuk yanımın telaşı
Büyümek meğer acıyla dansmış
Sonradan anladım.




Hayatla kavgada
Sendeleyip ayaklarımın üstünde kalmayı
Ve kanata kanata yaralarımı sarmayı öğrendiğim günden beri
Hem asi
Hem de deliyim...




Şimdi tam zamanı
Tut elimden
Başıma gelen en güzel şeyim
Gecenin soğuk yüzüne inat
İçimde ağlayan kız çocuğunu avut
Reyhan ve kekik kokan dağlarına çıkalım memleketin.




Munzur'dan bir tas su ver
İçimde ki yangını söndür
Dağların kokusunu
Vadilerin yeşilini getir
Topla göğün mavisini, kucakla yıldızları...




Gözlerime saklı güneşi keşfet
Mutluluk ekelim yarına
Huzur başağı olsun
Gülsün yüzümüz gayri
Sen
Ben
Biz olalım acıya inat...

09 Aralık 2015 352 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar