Ağızsız Çocuklar
Bir kış ayazında kalıyor yüzün
Kelamları eksik şehirlere bakarken soluğu tıkanırcasına
Ufacık ellerinde hayat yarası
Gözyaşlarının son damlalarını biriktirirken pınarlarında
Ağlamayı sevmezdi, istemezdi hiç
Uzun insanlar arasında aciz ve ufak bir ruh olmamak...
Şafakların da otururken nehrin, sazlardan yapılma bir sesti hava
Toprak yüzünde cenneti kucak açmak belki
Adının olmayışına hayıflanmak biraz da
Ayaklarında biriken tozlarına bakmak
Dizeler bağlamak ağaçlara
Ve gülümsemek, çıkmamış dişlerinin hatrına
Ellerini uzatıp anne baba beklemek Tanrıdan...
Hayat bu temelsiz... Tuğla döşeli, kızıl topraklı
Bu toprak ki hem vatan var, hemde kurumamış insan kanı
Ayak basmak mı?... Rahmetten kaçmaya ayak ucunda
Avucuna almak mı?... içinde ana babanın kokusunu duymaktı
Sevda mı?... Görememişti ki
Doğar doğmaz kesmişler ağzını, dile getiremedi
Yaralar kaplar içini, bilmezdi şiir ne diye
Ufacık parmaklarıyla tek yazdığı ise "Şiirdir sırat olan, hayatın kahpediliğe kader... "
Ve şimdi, gece paftası sessizlik... Uyuma vakti tüm ülkenin
Çocukları siper edip susturma vakti
Uyuyun hadi... Hadi uyuyun...
Çocuklar sizi korur, size sahip çıkar
Merak etmeyin...
E F T E L Y A ...
(Akdenizi cebinde taşıyan kız... )
"Çocukları siper edip Susturma vakti..."
İlginç ve güzel Sinem...
👍
Ne hüzünlüdür o sokak çocuklarının hikayeleri hepsi başlı başına roman olur yazıp yazıp da bitiremeyeceğimiz...👍😅