Ah Ceylan
Gökler ağıda başlar, bulutlar ah çekermiş;
Ne zaman dökülürse bir ceylanın yaşları...
Bahçıvan gönüllere safi keder ekermiş;
Ne zaman dile gelse soğuk mezar taşları;
Ceylan ürkek, çekingen, ağlarken için için;
Bastığı toprak bile duymazmış gezdiğini;
Avcı aman dinlemez bir lokma nasip için;
Ne bilsin bir kurşunla bin dünya ezdiğini...
İşte gez, göz, arpacık demirden mevcudiyet;
Karşısında habersiz gezinen nazlı ceylan;
Keyfiyet makamında ödeniyor her diyet;
Kâh zelzele içinde kâh amansız heyalan...
Ha dese kurtulacak namludan ölüm artık...
Gözlerden emir bekler el tetiğe uzanmış;
Şu hayat romanında eksilen bölüm artık...
Tükenen nefesinde sanki zafer kazanmış;
Sen yine de umut et kapanırken gözlerin;
Sapı kemikten bıçak kemiğine dayansın...
Duyulsun gökkubbede çığlık olup sözlerin;
Varsın avcılar seni hikâyelerde ansın...
'Yine senin namına yazdığım birkaç satır;
Döktüğüm her gözyaşı hep seni hatırlatır!..'
29/05/2012
Saat: 13:06