Anımsama Tüneli
Sen gitmekten ne anlarsın ki
Sadece gidiyorsun
Üstelik, sadece gidiyorsun
Bir gidişin güzelliğini berbat ederek
Peki, siz üçünüz; yani sen, yüzündeki buz gezegeni
ve mevsim normalleri üzerinde seyreden dudakların;
Bir ayrılıktan bir ayrılığa
Kaç saatte gidilir biliyor musunuz?
Anlaşılmamış bir hançer olduğunu bildiği halde
Seni göğsümde gezintiye çıkaran deliliğimi
Ameliyatla uzaklaştırılan düşlere
Yalvarırken yakalayacak şimdi herkes
Daha önce de birkaç liman uçurmuştum havaya
Bu ilk değil, hem daha önce de
Bir kaç kez haber vermeden yenildim
Kendimi hafife alırsam
Bulutlara değebileceğime olan çocuksu inancımla ben
Daha önce de yatağımda karga ölüleriyle uyanmıştım
Çünkü sonsuz güven; saflıktır
Çünkü O'na sözcüklerindeki çamuru gösterdiğinde
Eline bol ödüllü bir kalleşlik alıp
Ruhları lastik gibi esneyen adamların alkışını duymak için
Gidip düşmanlarının kucağına oturur
Aşk ile puştluk arasındaki farkı
Bedenine kostüm yapıp sahneye fırlar
O'nun tiyatrosu başlamıştır böylece
Kapısından girip çıkanın belli olmadığı yanılgılar tiyatrosu
Şimdi herkes kalbimi kumarda kaybettiğimi sanıp
Ağrı kesici olarak bir kemancı kiralayacak bana
Oysa ben kendi halimde bir ay tasarımcısıyım
ve sis dağılana kadar gece boyunca
Angelopoulos filmleri izlemeyi düşünüyorum
Siz üçünüz göğsümden iyice havalandığınızda
Ensemden başlayan boşluğa rüzgârın biri girip biri çıkacak
ve üstünde bir bıçakla yakalandığın zaman plastik tanrılarına
Ben anımsama tünelinden çıkıp uyumuş olacağım
26 Ekim 2013




/ ne kadar güçlü... işte o kadar da güzel.
tebrikler sevgili Metin 👧👧