Ankara'lı Bir Eylül

Ankara'da bir eylül günü, şaşkınım
Uzakta beni dünyaya ortak ediyor korna sesleri
Ve şafak söküyor
Yırtıyor çünkü ezanlar sabahları
Kahrolsun, beni şu yalnızlığa iten dillerim
Şedid, hain, çirkef sulardan telsiz geçip
Bir imdat çağrısıdır ,
rabbim tut beni yoksa düşeceğim.

Yoksa güzelliğine kanacağım sanatın
Güzelliğin zulmüne ortak olacağım
Çünkü yükselirken daha çok düşüyor sanki insanlar
Daha çok makina , yemek , yatak ve uyku
Kolonlar, kirişler ve paslı, gıcırtılı gülüşleri çocukların
Deşiyor bir zaman olmaksızın ve yorulmaksızın imanı
İmanı deşiyor göğüslerde genleşen dünya
Ankara'da bir eylül günü , şaşkınım
Bir eylül günü, Ankara'da
Göğsüm habire daralıyor.

İnsan rengi ve biçiminde kanıyor dünya
Beyaz ten, soluk beniz biraz esmer ve kumral
Çitlerle çevrilmiş merhamet kibire evriliyor
Dönüyor durmaksızın ilahlık şerrimizden
Kitaplar birer silah, insanlar birer tahta
Ankara'da bir eylül günü, şaşkınım
Yorgunum hem de hep kendime rastlamaktan
Her tahtaya bir kurşun isabet ediyor
Haklı ya da haksız, iyi ya da kötü
Herkes birşeyler haykırıyor
Ankara'da , Ankara'dayım üstelik
Ve üstelik şaşkınım
Yorgunluğumun başkenti.

Öyle düşüyor öyle düşüyor ki ruhum
Onu tutup kaldırsam masumiyeti kirlenir
Düşenin adetidir çünkü tutunmak
Tutunmak ve tapınmak tuttuğu dala
Oysa bir aşkın şavkıdır parıldar gözler
Kara çarşafına bürünüp kaybolur zaman
Ankara'da bir eylül günü , şaşkınım
Hep hatırlamak için bir not;
Tütünler menekşelere sarılmalıdır her zaman !

Akşam bültenlerinde şükretmek
Yardım kuruluşları bir nevi mastürbasyon
Böylece uyutulup dinlenir vicdan
Ankara'da bir eylül günü, şaşkınım
Korkarım vicdanım sükun bulmayacak
Dinmeyecek örse maruz kalan çatallı sesim
Yörüngemde tavaf edecek sabaha dek yıldızlar
Onlar işte bir hayatı ansızın patlatacak
Yıkacak gönüldeki putu elindeki baltayla.

Ankara'da bir eylül günü, şaşkınım
Yok ki kuş yuvalı örümcekli mağaram
Yok ki tasalanma diyenim, tasalanmayayım
Hepi topu şapkamın siperi var
çatık kaşlarım ve asık suratım
Sanki ölümsüzlüğün meşalesidir
her yerde çam ağacı
Bir tek mezar bile görünmüyor etrafta
Nerede bunca ölü ,
kendisini bir zamanlar tanrı sanan?
Bir zamanlar işte, bir varmış bir yokmuş gibi kaybolan.

Ankara'da bir eylül günü,
adının saksağan olduğunu öğrendiğim kuşlar
cirit atıyor etrafımda
Ben onlara niçin söz etmiyorum fır hattından
Onlar niçin görmüyor içi kan dolu gövdemdeki yarayı
İşte bir kez daha iç çekip duruyor dünya
Nükleer silahlar, kimyasal bombalar ve reklamlarıyla
Bir kez daha iç çekip duruyor babalar
Omuzlarındaki yükü seziyor kırılan dizlerinden
Kimse şerrinden emin olamaz oysa hayatın
Bin yıllık emellerle planlar yapılır gene de
Üstelik Ankara'da bir eylül günü , şaşkınım
Yaşamakla itham ediliyorum fazla ütopik düşlerde.

Ankara'da bir eylül günü , hayretler içindeyim
Vurulmuyor alın çatından nöbet tutarken asker

31 Ekim 2017 162 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 6 yıl önce

    Deminde şiir okumak ayrıcalığı yaşatan kaleme tebrik ve takdirlerimle👑