Anlamsız Halimin Tarifi

uyanmalar zorlaşıyor sabahın en soğuk terinde,
artık algıları kapanıyor günün periferlerinin.
güneş sıcaklığını yitiriyor şeker gibi,
eriyor sabah ayazında tüm çocukluğum ,gençliğim,
anılarımın girdabında içine çekiyor, umutlarım ,hayallerim...
yokluğun yoksunluğum olmuş titretiyor en can alıcısıyla
diş ağrısı, baş ağrısı,göz ağrısı ne mümkün tarifi imkansız
çeken bilir belki de bilmez...
anırarak ağlamak istiyorum böğüre böğüre
birden ket vuruyor olgunlaşmış hasreti ruhumun
erkek oluyorum, yürüyüp gidiyor gölgeler...
nefret ;kusuyor yerde..
her yerde gördüğü göreceği mutluluk filizine..
acıyorum lan ,acıyorum inan kendime...
malt bira beyaz leblebi kadar tatlı olsaydı keşke yaralar,
o zaman çözerdik tüm problemlerimizi
havuzda belki muslukları karıştırırdık ama
yaşı hesaplardık herhalde
benim yedi eksiğim sen bir ömür
amele olmuşuz,işçi problemlerini de çözerdik lan
yoksa matematiğe kabiliyetim varmış da haberim mi yokmuş
keşke lisede katık yapsaydım leblebiyi biraya ama para nerde
sıgarayı bile dal dal alıyorduk be
şimdi karton alsan ne fayda
ne eski tat ne o huzur var içimde
kirlenmişim ruhum pisleşmiş
ne zaman ki masamda rakı bıraktı yerini viskiye
işte o gün gömdüler ufuğu
şimdi nereden doğsun güneş
yazık bize yazık sevgili
bu halim evet anlamsız
anlamsız halimin tarifi süblimleşme...