Anlattığım Gibi
imzasını selüloza kerterken
atıyor nifak tohumlarını camiaya histeron
yağıyor tükürük yağıyor
U düzeni formika masanın üzerine
dilenen ruhların paçoz avuç içlerini
kanatıyor ısırganlığı
oysa duvar ecinnilerinin gölgeleri
kahkahalar ile gülüyorlarken acziyete
kolpacı bedenin kustuğu
vaziyet belirir yüzlerde
günaha davet lezzete
fazla kaçırılmış hazmet
anlattığım gibi
korkmuşumdur hep
şizofren fikirler bulanmışlığını
patlayacak kadar dar elbiselerin içine gizleyenlerden
her yıkanışında iblisin ruhunda
ırzına geçtiği bakir bir tazenin
kokusunu sürenlerden
korkarım kimseden korkmadığım kadar
anaç tavırların üzerine giydirilmiş erkten
ağzının içi krallarının fanatik tezahüratından
kararmış dişlerle dolu ince topuklu dişilerden
suçlama kendini de artık
granite düşen kağıdın sesi
ancak çarpabilir
gölgeleri dumura uğramış
şahsiyetsiz suratlara
ancak taaruza yeltenebilir
şiirler yazmaya başlamış dilsiz korkaklığın.
anlattığım gibi,her şey biraz öyledir: korkak ve soluk
avuçlarım büzüşmüş birbiri içine
kanatsız serçe çırpınışında
küçücük yüreği
yalvarıyor tanrısına
bitsin muallak oturum
sağanak sağanak sorular tufanında boğulmayayım