Anlattıkça Hasret

Hasret,
ah zemheri mevsim...

Ağır ağır inerken içime
is kokan şu yanmış kentin sisi
gelmeyişinin izi kalıyor bileğimde
takındıkça, 24 eksik saatli günleri
ayazı sardığınca
tir tir
avazı çıktığınca
iniltili bir sükût, hasret...

Gözlerimin dokunamadığı yüzüne
yüz defa dokunurken bir yürek
yürek,
doğduğu o köy evinin
tek odalık soba sıcaklığında hâlâ
adını örtünüyor puslu pencere kenarlarında
mazi türküler sıkışıyorken dudaklarıma
uzun bir hikâye ardından
dinlerken, uyuyakaldı yürek
gözleri hâlâ umut
uyurken yastığını ıslatan bir damla çocuk...

Bir vuslat ki özgürlük
durmadan kanat çırpan
hani anlattıkça tebessüm
bazense
kanadı kırıkça bir sızı sırtımda
umurdan
aldırıştan uzak...

Şu sabah kuşları yok mu
onlara sor
görselerdi eskiden
kıskanırlardı sendeki özgürlüğümü
gözlerinin içinde
her vakit çocuk kalan
kendi yüzümü gördüğüm an...

22 Aralık 2013 20 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar