Ardıç Yaprakları -2

Onlar,
Yaprak-yaprak savrulup giderken
O, rüzgârın ılığında sessizce yol alıyordu...


Küçük bir Anadolu ilçesinde
Gezinirken,
Yağmur yağmaya başlamıştı

Az ileride ki, kahve haneye
Yarı ıslak, zor atmıştım kendimi

İçeriye girdiğim an,
Şaşırmış ve üzülmüştüm
Her taraf,
Duman ve is kokuyordu
Yasağa inat,
Sigara içenler vardı!

Etrafı iyice süzdükten sonra
Pencereden dışarıyı seyreden
Ayyaş tipli,
Yaşlı adamın masasına
Usulca ilişi vermiştim...

Masasına gelmemden
Pek hoşnut olmayan, bu yaşlı adam

'Çay içer miyiz?' sözlerime
Dudaklarını bükerek gülümsemişti!

Gelen çayımızı, yudumlarken
Bir yandan gizemli ihtiyarı süzüyor
Bir yandan da,
Eski binanın, duvarlarını süsleyen
Film afişlerini izliyordum

Afişlere iyice dikkat edince
Yılar önce ki, filmlerin
Afişlerinden geriye kalanlar olduğu
Anlaşılıyordu...

Geçmişe doğru hafızayı kurcalayınca,
Nice filmler,
Nice sanatçılar, görmüştük...

Filmlerini izlemek uğruna
Kar kış demeden, kuyruklar oluşturarak
Bilet alma yarışına girerdik!

Kimi zaman esas oğlan olur
Sever, sevilirdik
Kimi zaman da, kötü adam olur
Sövgüler yağdırırdık, sokaklara...

Sinemalar, saltanatlarını
Beyaz cama, devrederken
Furyalı günler gelip çatmıştı
Ya kırmızı odadan geçecek,
Manşet olacaksın!

Ya da, karanlıklarda yok olup
Gideceksin...
Başka da şansın yok!

O,dönemlerde
Mayıs on dokuz şehrinden, gelen
Genç ve güzel bir yıldız!

İstanbul'un zincirden bozma
Karanlık gecelerine dalmadan
Başı dik bir şekilde,
Ilık toprakların tavında,
İndus vadisine doğru, akıp gidiyordu...

03 Kasım 2010 42 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar