Arta Alanda Bir Çığlık Anadolu 1

Art Alanda Bir Çığlık Anadolu


Art Alanda Bir Çığlık Anadolu isimli çalışmam üç uzun, ana bölümlerden oluşur.



Önce, uzun çalışmamın, ikinci bölümü oluştu. Aslında ikinci bölüm bir plânlama gözetilmeden, yapılmıştı. Çağdaş ve bilimsel olmayacak denli ham bakışlara karşın, bir yergi immişçesine oluşturulmuştu.


İnsanlık tarihi özelindeki, Mezopotamya merkezli bir kültün geçmişine sırf mitolojik tarzda bakışların ironisi işlenmişti. Asıl Sümer metinlerine; "bu eskilerin bir masalı" denmelere, yergici bir göndermeydi.



Bu metinler, bir toplumlaşma ittifaklarının sembolizmi iken, masal ve cahillik denilmesine ve sosyolojik, antropolojik ve dahi tarihsel olmayan, küçümseyici göndermelerin, ironisini kılabilmekti amacım. Yine bana göre ben, konu yazının ironisini oldukça anlamlı buluşla yazdım. Oldukça hissederek, saygılı ve gerçekliğin, derinliklerini düşünen, bir çalışma idi.



Çalışmamın 3. kısmın da; uygarlıkların nasıl biri biri içine geçişerek, biri biri ile girişe cekten; bu günlere değin geldiğinin vurgulamalarını temel alarak, çalıştım. Böylesi bir difüze anlama ve anlatım olaraktan geçişmeler; gözler önüne serilmeye çalışıldı.



Çalışmamın 1. Bölümüyse, konuların, insanlığın toplumsak ittifaklarının en temel yaşamsallarına zemin olan, konulara dek kurumlaşmalarını işledim. Bu açıdan bakıldığında; uygarlık tarihi bir ittifaklaşmalar tarihidir. İttifak aşmalar tarihi yazı bulunmazdan önceki aktarıcısı, söylenceler ve semboller, dinler ve inançlardır. Yani bizim şimdilerde masal, mit dediğimiz, ya da bize öyle gelen devasa bir edebiyattır.



Yapılan savaşlar sonunda, nereler alınmışsa alınmış; nereler verilmişse verilmiş; bu olgular içinde ne kadar süreçleşecek vahşet, kin, garez, düşmanlıklar ortaya çıkmışsa çıkmiş; ne kadar ülkeler, baş eğdirilip; vergilere bağlanmışsa bağlanmıştır. Sonuçta tabi olunan, iyi ya da kötü İTTİFAKLAŞMA SÜRECİ ortaya konmuştur.



Bütün konu, bu ittifakı sürecin içinde; ne kadar sömürü, ırki öznellikler, olursa olsun; bunlar aşıla aşıla; hep ittifakların geri beslenmeli kontrolleri aşamalaşaraktan, ittifaklar ortaya çıkmış ve bu ittifaklar hep ileri doğru da, çıkacaktır.

İttifakın belirdiği her yerde, tanım aşamayan bu zorunluluk olacaktan, değişik çatışma çıkış nesneleri ileri sürülmüştür! Bu ileri sürüşler çeşitli bahane ve sebeplerden olmuştur. Bunlar, kimi kez din, bazen çapul, bazen elçimi öldürdün, gibisinden iken, bazen de; üzümün sapı var, armudun çöpü var denişlerle, özgürlük ve namus savaşlarının ayrıntıları içinde, belirleyici olan ittifaklar güme gitmiştir.



Tüm bunlara, kimi kez sosyolojik; tarihi nesnelcilik ve dahi antropolojik değinmelerle uygarlığın temelindeki ittifakı tarafların zeminine dek, kanaat oluşturulmaya çalışıldı.

Panaromik olaraktan, okur bilinci çağrışımları hedef alınarak seslenildi. Tabi bu sesleniş okurun ilgi ve bilgi alanları yanlarına, sübjektif oluşlarına da, izafelidir. Yine bu seslenme okur için, bekli de okurun ilgi alanı araştırmasını sağlayıcı olmaya da yöneliktir. Ama 2. bölüme göre daha da nesnel, bir bakışın ürünü olunmasına gayret edildi.




Art/a Alanda Bir Çığlık Anadolu 1



...

Ve hayat suda

Tarih Sümerler'de başladı...



'Adı yokken daha yerin

Göğün daha adı yokken

Ne düzenlenmişti otlar

Ne demet edilmişti kamışlar

Ad verilmemişti hiçbir şeye...'



Yaratılış destanı (Sümer)





**

Uygarlıklar getirilip

Uygarlıklar taşırılan berdevam...

Kıybele'nin gözlerindeki

Bereket taşması, şad yolu



**



Coğrafya ikliminde

Yazları görsem Anadolu

Seni bir özlerim ki

Dirimin hasat zamanıdır

Sefa dilerim gönlümce

Lakin tama eremem

Kışların donar

Tamda buz gibidir derim

Pır pır ederken yüreğim...



Sonbaharını görsem

Rengim solar

Ne kalır utkulardan

Heycanını da, duyamam sevincin

Lakin bilirim dirimi

Baharların coşar

Heves olur da yetemem

Parelenir, sürüklenirim

Duygular karışık koşar.



Ekşimem kokmam

Bir gıdım yaşam için

Tuzundan tutarım senin

Basra ile Eridu'da taşar

Sodom ve Gomora da

Diyet tutarsın tuzdan sütun

Ölçüsü kaçmış

Korsan arzulara

Tuzunu eksik etmeden



Sakarya'nı ayağa kaldırsam

Fırat'ın, Dicle'n tasadan asi akar

Dört bir yan hayran olurda

Mucizeler yaratır



Dilmun'a... Eden'e...İrem'e

Firdevs bahçelerine bakar

Rayihalar içinde Enlil

Göz kor, Ninlil'e tutuşur

İnanna'dan kaçsam

İştar gelir üzerime

Kybele meme uzatır

Marduk'un gözlerine takılırım

Dumuzi'den bolluk alsam

Sonu gelir cennetin...



Lakin, yapıyı kuran şimdiyi bulurum...



Her gelişim, dönüşüm

Toplumsal ittifaklarla

Tufan koparır, minnetin

Hafızalar tazelenir travmadan

Tuz buz edersin

Meme tuttuğun ananda

Art alanda

Ansı mahfiller neşettir inanda



**

Ey okur!

Her nebzede, Anadolu'yu arama

Bir seyirin, başka bir seyirinde

Başlangıcın bir ılıman koşul

Gelişmesi de var ama...



**

İnsan, sürer iken demini

Toplum olanıyla, halksalıyla

Alışmalarda iken sürprizlerin*1

Kıyas tutuşturur çelişkilerin

Bir duruma yatkınlaşırken daha

Tamda gün tutarken

Bir sürpriziyle, cuk oturan.



Kimi avcı grup

Kimi çoban grup

Kimi çiftçi grup

Kimi de çapulcu

Süreç alınmış yol evrilirken

Akıllar çelişkiden çelişkiye

Olgunlaşarak uygarlaşarak devrilirken



Tam bir yol alışla

Girişilmeden ilişkileri, sürürken

Ortada yok, topluma yürürken



Baharı koklasam

Düş çiçeklerim patlayacak

Bir tomurcuk, bir tomurcuk daha

Yemliha, Mekselmine, hele kıtmir

Uyanacak uykusundan

Ne baharlar devrilmiş olacak

Ben kucak açan



Geştinna'nın yer altı gezmeleriydi

Düşümün patlayan kısmı

Gılgamış'tı yanına yakışanı

Anlayamadınız Enkindum'la kavgayı

Mitolojik takıldınız



En yüce değer erdemdi

Erdemliydi İnanna fahişesi

Dağ duvarlarında aks eden ruh neşesine

Kutsallıktandı iniltiler

Vururken tapınağın çehresine

Aidileştiriyordu behresine

Bir türlü sevemediniz kutsal orospuyu

Bilmediğinize, düşmanlıkla cehlinizi

Bilebilseydiniz eğer, anlayabilseydiniz

Görürdünüz günceye idi Vehbi'nin kerrakesi



Sarah kısırdı veremezdi meyveyi

Ne yerindi, ne gökündü evlat aidi

Tapınağındı Sargon, Horus'la şahidi

Kutsal kadın idi; naditum, entum***

Bakireydi İnanna, Aksi küfür idi

Kutsal dağ, ruhunu İnanna'ya üfürür idi



Düşümün patlamaları geçişiyordu

Birindeyken daha, biri seçişiyordu

Yer yürüyor gök sürüklüyordu*2

Göğün suret nefesiydi tapınak yerli

Bir totem soy aidi oluştan, çaba terli



Okuyabilseydik eğer

Tevrat yorumlar gibi yorumlasaydık

İştar'lar; Dumuzi'ler ne kadar biz

Bizler de, ne kadar sizlerdik meğer

Toplumsal yola koyuluşlarda



Bir varmış bir yokmuş

Bundan sekizbin sene önce

Yaşlı bir anne, yaşlı bir baba yokmuş

Gel zaman git zaman

Dağın ruhu, ruhun üfürmesi, varmış

Kimi pek çok doğuranları bakire

Tanrıya ait doğururmuş, kutsal nurdan

Yeni ilişkileniş toplumun habercisi

Kimi hala toteme doğururmuş tabirle

Analar ana, babalar baba değil iken

Babalar kutsal, analar bakire olmuş

Ana yerden hasıl, baba gökten Enkindum

Baba yer dahlinde, anne Anu, gök

Eski ilişkiler, cinlerle periler

Yavaş yavaş eski adetler

Yeni sembollerle geriler

...



Gökten üç elma düştü,

Biri başımıza, biri aşımıza, biri yaşımıza

Yinede çıkalım kerevetine

Masal benim düş çiçeklerim

Suyum, aşım, gıda içeceklerim

Ben masalı çok severim.



.....



Dünüme tükürdünüz, igigi'ler

Yüzümüze tükürür gibi

Sizdendi, kurban edilen

Birinizindi etiyle kanıyla

Balçık kılıpta, şekil verilirken kile

Tiksinme iğrenme var ediyordunuz

Artık aidinizden olanı

Kurban etinden yememeyeydi çile



Yememeye tükürüyordunuz

İçinizdeki kurbanın üzüntüsü

Bir gün, üç gün, yedi gün yememe süzüntüsü

Yasını tutuyordunuz oruçla

Yas içindi oruç, yas içindi huruç



Düş çiçeklerim bir kez Eridu'da patladı

Bir gün uyanırsınız ki, gün; dün değil:

İçteki sıkıntı ve anlamalar

Dışındaki yıkıntı ve zanlamalar

Ejderlere devlere idi

Kendilerindendi verilen yutulmalık

Birilerini verir iken kurtulmalık





İlişkilenme ve düşünmelerle

Hale, yola, girişle, darma dağan

Kan candı, geçişen akraba bağdı

Verilmeliydi candan armağan

sevdiğinden harcamayan, değildi aidi

İgigi'lere, ağlarken, Anunnaki'ler şahidi.

Boşuna mı istenmişti İsmail'in canı

Değil miydi ekmek, isa'nın bedeni

Boşuna mı şaraptı kanı!



Heyhat her edimle zılgıtla isyan

Bulmuyordu bir türlü akıllarda nisyan

İnsandı, insanı kurban ederken

Kendi canını düşünmesi ile bungun.

Yerinize geçecek, koyun oldu sungun

Canınıza dengi konmalı

Soydan gelişle, kan ter emekle

Eşitiniz olmalı

Kan dökme kıyasına idi, minneti

Duyulmalı idi saygı

Kutsalaydı himmeti ve kefareti.



Bir ön oluşlaydın ey insan

Ata totemden soy ile insan

Totem çeşitliliği idi aiden

Yeni ittifaklarla

Zeminsel tutkalla idi, kaiden



Bir adım atmana

Eski alışmalarındı tartı.

Sembolik, totemik

Ayinle kılınırken artı

Zaman geçişi ile yürümesi

Kırılır yeni baharla

Geçişlerin sürümesi

Bayram geçişlerindir

İnancın andaki ritüelle çürümesi



Razıma geldin felek

Olmuş bir kavun gibi

Tevekten sürüldük

Hevenk olduk büründük

Kazanlar kaynadı

Ağladı aidi yaban

Yedi soy totem, yedi günle

Tufanlar koptu

Edilirken insanlar kurban



Göz yaşlarından

Gök tutamadı suyunu

Tasasından Unuttu yer

Suyu yutma huyunu

Ea, İştar, İnanna, Enlil, Enki...

Anu'ya kaçıştılar en yücelere

Korkarak, titreşerek çiftleşen

Sarılışlarlan birbirlerine

Sözleşiyorlardı artık

Tufan etmeyecektiler cücelere



Beş şehir kuruldu, ittifakla düzde

Bir çok aidiyet değerler

Solmuştu güzde

Aynı totemden soy oluş

Hakkı iken cima

Oluvermişti şimdi,

Hemde ilk yasal yaptığı idi yasaktan bir ima

Kardeş olunurdu

İçerken kurbanın kanını

Evlendiği klanın içerken canını

İkinci yasaktı kan içmek, ahidle

Bağ dikti, şarapla demlendi

Eski, kanla kardeşleşme rit şanını



Var oluşla varlık

Zıtlandı, birlendi, tekillendi

Tatlı, tuzlu sularda

Kişar ve Anşar şekillendi



Gök tanrısı Anu oğulları

Anu'dan evlat Enki

Eskiyi yok edip, yeniydi

Tufanla kurtaracaktı boğulları



Toplumsal dönüşümle tekleşecek

Marduk'un babası

Eski sosyolojileri kırma

Alışmaların aidiyetliğinden

Her bir şaşmayı, düzenleme, çabası



**

Tufandan sonra Eridu

Beş yerleşimden her biri

Ur, Uruk, Lağaş, Nippur

Yeni ad ve yeni yaşamla dipdiri



Gökten (Asur'dan) gelen tatlı sular

Dilmunda akardı, Eridu'ya kasra

Yerin (aşağının) tuzlu sularıyla

Buluştuğu yerdi Eridu, Basra



Tuhafsın Enki

Fırat'ın sularını gözlerin süpürürken

Tufanlar kabartacak taşmalarla

Tiamat kucak açsada

Fazlaydı yerin ve göğün totemi

Karışmalı, sarışan kucakla

Gök ve yer yerleşimli idi, önemin

Tiamat tuzlu su kıyısında savaşır

Çapayla, karnını yırtarken yerin

Sosyolojik takılır senin erken dönemin.



Toplumsal olanaydı

Bilmeden kucak açan girişen yürümen

Etnik ata totemi, peşte sürümen

Yetemedi, anlayamadı yerin ehli

Yaban bulurdu gök, birin birine

Totem aidiyetti

Tek gerçek kendi oluşlarıyla idi cehli

İnsan soyuna düşecekti gök titanla*3

Karışacaktı yerde Nefilim soy, hitamla.



İttifaklar donuklaşırken

Enki'nin gök gözlerinde

Okunuyordu Tiamat'la, sözlerinde

İlişkisel değer katıyordular yaşama

İtifak düzenlerini

Sembolize edebilmek

Rehabiliter, bir aşama



Bir yüzü gökten

Bir yüzü yerden

İki kol sararken

iki kolla açık İsimud



Yerdendi tırmıktan pençe

Çapadan gaga

Gökten kanattı

İki başlı kartala

Şimdiki totem ata



İlkte, aidiyete felektendi buyurma

Şimdi, girişimle gerektendi, duyurma



Koca Sümer yapıyı kurdu:

Ur'du Uruk'tu, Lağaştı, Eridu, Nippur

Şehirler ittifakıyla toplum, devlet durdu.

Sözleşmeyle, oldular deniz

Olup bitenle, her bir beniz.

Farklı faz kırılması ile kavranıyordu

Yeniye, her aidi totem, damla damla

Katılıp dalgalandıkça

Damlalar deniz gibi davranıyordu



Arandıkta durumu icaptan

Yoksa yerde karşılığı; görece sanrı

Yaratılacaktı; toplum-toplumlar arası

İnsan-insan; insan-toplum; arası ittifakla

Buyuran hakim sesle; tek kutsal Tanrı



Suda yıkanıp, ateşte pişen

Kanı akıtılan ins.



İç ve dış yamyamlık dönemine şeçenek cins



İlk ürün Tanrı'nındı

Evlat, hayvan, bitki olanı turfanda



Kabil, öldürünce Habil'i

Öldürüleceğini diyordu

İlk oğul İshak ile

Öldürülmemesi için

Tanrı'nın işaretini, anlına yiyordu



İnsanın sunu ritüeli

Toplumsal belleğini silimdi tufanda



İlk yürüme gibi, ilk büyük kırılma

Bu toplumların gelişme ittifakı idi

Uruffan'da



Her bir girişmesi unutamayacağı

Bayram olan; her bir saplantısı

Toplumlar arası anlaşma ittifaklaşması

Kutsalı ve kurbanı; inek, koyun, deve

Fasulye, buğday; konduğunda her eve



Çoban ve çitçi geçimle sunuyordu ürünü

Kendi yerine sunağını, yemez türünü



Diyet karşılığı, saygılanma idi totem

Toplumlar da, anılacaktı, namıydı totem

Totem idi, toplumun da adı

Öküz toplumu, it toplumuna kapınmak

Kurtaran bitki ve hayvana tapınmak



Totemi taklitle, totemi öv, durma!

Yeni aidiyetti, bir silimin unutmasıyla

Günlük hayatta yer tutmasıyla

Halası idi, insanların hurma

Kendisi ins, karşısı cins donunda

Domuz topluluğu da

Ataların ilişki biçiminden gelirdi, sonunda

Sunusu ile idi, soy sopluluğu



Farklı güç ve görünüşle insandı

Kendi yerine eşiti, kurbanıdır konu

Bitki ve hayvandı görünüş donu

Kurbağa prensti, ejderha idi, ili

Bileceği elbet, bunların dili!



Toplumlar anlatılırken

Allamadı pullamadı

Üst üste çullamadı



Hep bir ilişki ve düzenleniş

Akabi olacaktı halkla tüzenleniş

Kiminle evleneceğine

Miras konu girişmelerinden

Belli olacakken soyu sopu

Eşiğine adım attıracaktı

Sembol kılıyordu, İnanna orospu



1.Bölüm Sonu



*1- Alışmalarla sürprizlerin: Alışmaların güven veren rahatlığı sürüp giderken, bu rahatlığın şaşması. Yani değişen ilişkiler, bilineni, kolaylıkla yapılan alışmaların farklı olanına doğru insanları zorlamasıdır. Yenileşen edimlerin, yeni bir karar aldırıp, yeni alışkanlığı dayatmasıdır (süriprizidir.).



*2- Yer yürüyor gök sürüklüyordu: Yaşam, yukarı yanda oturanlarla (gök) aşağı yanda oturan sosyal grupları, zorunlu ilişkileniyordu. Yukarıyla aşağı yerli topluluklar girişe cekten yeni aidiyeti ideolojileri geliştiriyorlardı.



*3 Titan (Yunan'da), Nefilim (İsrai'lde) : Yerin kızları ile göğün (yukarı memleket Akad-Babil) erkeklerinin evlenmesi sonucu oluşan, yeni soy oluşların, girişme sonucu, döl jenarasyonları. Yani farklı iki atasoy totem aidiyetin, toplumsal zorunluluklarla girişen ittifaklarını söz konusu eden, farklı kültürlere ait, benzer anlatımlarıdır.



Mezopotamya'nın doğusundaki yerleşiklerin, M.Ö 2000'e doğru; o güne dek olan totem soyların, çevreyi algılamaları ve çevre ile ilişkilenmeleri, çevreyi kendilerine göre yansıtmaları. esastı.

Bu tür ilişkilenmelerin sosyal ve nesnel şartları; bugünlerde olmadığından, biz de olaylara ve olgulara, bu günkü mantalite ve ahlak anlayıştı ilişkilenme biçimleri bağlamından bakmaktayız. Bu nedenle; ittifakı zeminleri anlayamadığımız içinde de , tüm bunlar bizlere; mitolojik varyasyonel gibi gelen anlatımlarıdır.



Toprak ve çamurdan yaratılan aşağı yerli Sümerler'le, ateşin temiz kılıcılığı, vaftizi üzerine, ateşten yaratılışı anlatan, ateşten yaratılan, ışık totem soylu, sayılan gök yerli yukarı kültlerin; kendilerine göre aşağı cihette olan etnik kültürlerle; kız alıp kız verme evliliklerinden doğan soylardır titan ve nefililer.



***Naditum, entum, Nubar(kutsal tapınak kadınları çocuk (kocaya) vermeyen! bakireler!) bakınız Hamurabi yasaları madde 137 138 139 140... 144 145.. Kutsal dağ (tapınak) ruhundan gebe kalır manastır kadınları idi.





137 -Eger bir adam, ona çocuk doguran bir sugitum'u veya ona çocuk temin eden bir naditum'u boşamaya karar verirse, o kadına çeyizi geri verilecek ve tarlanın, bahçenin, mal ve mülkün yarısı ona verilecek, evlatlarini büyütecektir. Çocuklarını büyüttükten sonra, çocuklarına verilen maldan varısıymis gibi, bir hisse kendisine verilip, gönlünün istediği bir kocaya varacaktır.



144 -Eger bir adam bir naditum ile evlenirse ve o naditum kocasına bir kadın köle verirse ve o kölenin doğurmasına sebep olursa bu adam bir sugitum ile evlenmege karar verirse o adama müsaade etmiyeceklerdir, sugitum'u alamıyacaktır.



145 -Eğer bir adam bir naditum ile evlenirse ve ona çocuk temin etmezse ve sugitum ile evlenmeyi kafasına korsa, o adam sugitum'u alacaktır. Onu evine sokacaktır o sugitum, naditum ile yarısmayacaktır . (burdan İbrahim'in kısır karısı Sara ve köle Hacer bağıntısını bulabilirsiniz)





05.05.2009

30 Ekim 2010 288 şiiri var.
Yorumlar