Asit Kuyuları

asit kuyuları içimde benim,
kimseler ölmedi henüz,
kıyamadım hayatımın felaketlerine bile
her yara bir hatıradır
doğan gün gibi batan gün de.
hüzün filiz filiz yeşermiş
gözlerimde
öfke görünmez
sakalımda bıyığımda ak da vardır
iyi günüm kötü günüm de oldu elbet.
Ama bu kuyulara atılalı
acısı derimin altına tuz bastı
taze yaralarda bildim beni,
en arsız hâllerde,
keyif sürmelerin hoyratlığı
umursamazlık
yüzümü kızartan utanmalardı
aslında,
asit kuyularında bendim çırpınan!
kendi özünden kınanan!
mazlumun ahı yerde
sürüngen,
yukarılara haykıran!
uğraş dur açılmaz kapı!
dua üstüne dua!
bu cana ardı sıra hayır oldu yakarmalar!
ateş yaksa böyle olmazdı cehennem!
bu çaresizlik mi?
ümitsizlik mi?
kovulmuşluk hırsı mı yoksa Şeytanın?
utandığı bir suç mu Rab'den?
nefslerin atıl'dığı, gönüllerin yok'landığı
asit kuyuları
dudaklarda tebessüm iğrençliğinde
can yoldaşlar...

ana baba bile itimatsız bu cana,
en ağır uykulara dal diyor vicdan!
her rüyanın akışı böyle mi olacak!
rüzgârdı, suydu, kuyularda kuyuydu!
kemiksiz, tensiz eritildi bu canlar,
duymadı kimseler sessiz haykırışları...

asit kuyuları içimde benim,
kimseler ölmedi henüz,
çünkü bu yürek yaşamak için
yaşatmak için çarpar.

İstanbul - 15.02.2009

20 Mayıs 2012 19 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar