Aşk Ve Körlük
karanlık gecelerime doğardın,
güneşim olurdun sen,
yağmurun yağdığını işitiyorken içerden,
sonsuz bir şiir gücü katardın.
gözlerinin feri kaçmış bir şairi öykünürdüm,
musalar, ilham perileri, gelip giderken,
tüm cümlelerim yarım kalırken,
tamamlanması gereken
anakaraların artçı depremleri gibi,
irili ufaklı,
kapkara
şiirler yazdırırdın bana,
yağmurların yağdığı,
şimşeklerin çaktığı,
doluların düştüğü odamın dışında doğardın.
sen güneşe benzerdin.
ben yol bilmez, iz bilmez insanlardan birine benzerdim,
daha dünkü şairdim.
sen sabah gelirdin, akşam giderdin; ecirdin, gündelikçiydin.
ötede kınalanırdı ellerin
ölü gözlü bir kadın tarafından,
her yere dağılırdı saçlarının kokusu
her gece rüyalarıma girerdin
derindi kuşların uykusu.
sıcacıktın, üryandın, kim yaklaşsa yakardın
gidiyordun her akşam aklın fikrin karanlıktaydı
hep ona gidiyordun;
oysa ben senden,
ona giderken
yürüdüğüm yolları aydınlatmanı istemiyorum.
ben senin bir de gözlerim olmanı istiyorum.