Asma Çiçeği

anlat be dertlicem,
özlettin kendini
açsana pencereni bahara
saçaklar çözüldü bak yokluğunda
bedava iğde kokusu sokağım
ve her güne bir çentik şakağımda...

hele anlat dertlicem,
şöyle ilişiver bir kenara
anlat susmuşluğunu
gerçi söz düşmez bana,
göz kapaklarım düşer,
yutkunurum susmuşluğunu
şöyle anlatıver sessizce,
gelmişten geçmişten,
vardan yoktan...


bahar dediğinde ne ki?
İki nefes arası gün işte
Gün dönümü, ömür dönümü
Sarı sıcaklar kapıda
Yakındır döngellerin uçuşması
Ötelerde vakit yalan
kim öle, kim kala
hadi bozuver yeminini
neyse kefareti
dökülüver senli benli...


hatırlanmak neyse,
ağırıma gidiyor geçmiş zaman
taş üstünde taş, ağır
hele ki, duymazdan gelme
bir de bu mevsimde,
bin kat zor be gülüm
gün kapanıyor da, kapanmasına
ya sonrası...


sen sustunya,
kardelenlere inat
güneş şapkasız şimdi,
ve ay peçesinden bakıyor zifiri karanlığa
zahirde söylentilere kulak asma
fesleğenler yine gölgeyi seviyor,
hatta kediler fare peşinde
söylendi söylenen, neyse ne...


boşver dertlicem,
boşver boşvermişliğimi
hadi bana müsade
merdiven başı telaşlarım çok uzaklarda artık
hangi müjde yüreğe su serper
dertleşmesen ne çıkar
susmuşluğunla konuş
ağlamalarda utandırmaz nasılsa,
dönüp bakamam geriye
olmazsa ne çare,
bir ümit asma çiçeği...


yaralı kurt'tan...