Avatar

kutup yıldızı seyrini düşletiyor
köhne öğretilerin dilimizden düşme vakti
ilkin doğduğu yerin krokisini almalı göğün
doğumdan ölüme ey kanıtlarımız neredesiniz

bir ses karşılıyor
bir yönün her yönden çaldığı
kaldırımlara birikmiş havuzunda
kanatlar çırpınıyor


ışık son yüzyılın
gidiyoruz aksimizin dalgalanacağı denize
sızarken beyazı astarlı
peşimizi bırakmayan bir çatlaktan
üşüyoruz biraz daha
gece fırçasını tenimize çarpıyor


silinemeyen yıldızların bulutlara teslim edilişini
korku kapanlarının dirseklerimizi yokladığı
karanlığın yönü her yöndür izliyoruz


tabutların kaldırımlar için kapandığı sabah
koynumuzda sürgün vermiş ormanlar
ırgat misali taşıtıyor ağaçlarını bakışlarımıza
güneşin doğamadığı sarsılmanın tir tir titreyişi
üşüyoruz


hangi melek tutmazdı elimizi
yağız atların insana kırgın binicileri karşılıyor izimizi
vahşi kalıpların kırılacağı noktada
hangi dondurucu mevsim
insanı sürükleyip ayaklarından kalbine
vuruyor akrep yüklü
başımızdan geçenleri


tik tak
tik tak
meleklerin safına katmadığı
sesleri yakamıza yapışmış kanların
yine masumlar yokluyor ruhumuzu
hâlâ üşüyoruz


başı merhamet kalmış son bir sığınak
hangi secdenin yok etmediği
açılıyor kilidi
bir çocuğun başını okşamanın hatırına
pike yapıyor avatarlar ve..


kara şeritlerin içimizde bıraktığı
kekremsi mahcubiyet
neresi burası
neresi burası
dalıyoruz elimiz boş yüzümüz kara
ve..

ve'lerden ne kalmış geriye
uyanıp bakıyoruz


aşkımız ey aşkımız
..
..