Ayrılık
küçük bir ayrıntıdan fırlayıp
yumruğunu çakınca hakikat
birden devriliverir
düşlerinle ördüğün barikat
...devrilirsin
ele uyup / el gibi durunca 
tuttuğun el
omuzlarına gri bir akşam çöker
uğultular içinde kaybolur 
o bildik sesler
ve silinir yavaş yavaş 
tüm tanıdık yüzler...
-var sayılmadığın kadar yoksundur ya-
...kaybolursun
susturamazsın 
içinde ağlayan gamlı baykuşu
kandıramazsın 
akrebe küsmüş yelkovanı
ve kirpiğine asılınca 
kuzeyden esen bir yel
çayının son yudumunu boğazına dizer...
-gururundur
elleri iki yana düşmüş yalnızlığını
yerden kaldırıp götüren
omuzlarında dünya 
gidersin peşlerinden-
koca bir nokta yuvarlanır boşluğa
koparak / yüreğindeki ünlemden
