Ayrılık Ağıtı

Yak avuçlarımda ki bahtiyarlığı hadi
El verecekse gönlün yüzsüzlüğe.
Saçlarınla iğnele pamuktan bozma kalbimi
Nefesinle tüket,
Nefesinde hayalimin izleri...

Yıpranmış sözcüklerle anlatıyorum gidişini
Toprak kokusunda ayaklarının izleri
Tozlanmış hayaller ve bir de güz...

Üzerimizde yalnızlığın ölümü
Kefenden biçilme hüzünlerle beraber,
Sarılıyor kalp kapakçıklarımıza
Nabzımda tozlu fotoğrafların durgunluğu...
İçimde duygular savaşı,
Son bulmayı bekleyen,
Barışı uzak bir elçinin avuçlarında şimdi.

Şehrimden kehribar asaletini,
Gözyaşlarımdan mazlum cüsseyi,
Parmaklarının ucunda bitirdin
Dokunuşun ırak olduğu bir yasaklıkta.

Her gün ufukta bitiyor gözlerim
Gökyüzündeki bulutlardan suretini
Bahar esintisinden sesini dileniyorum.
Ben her diplediğimde masamdan rakımı
İçime yudum yudum seni döküyorum aslında
Gülüşünü tekrar görme arzusu mezemden parçalara bölünüp
Yerlerde kırıntılanıyor günahkar vaziyette...

Herşeyi yaktım bir küçük umut kavanozunun içinde
Ne kelimeleri boğduğumuz mektuplar
Ne tozlu, kırışmış fotoğraflar
Ne de iki oval gümüş parçası dayanabildi
Ufacık bir umutsuzluk ateşine...

Yatarken koyduğumda başımı yastığa
Çukurlaşan çevremin saten toprağını
Gökyüzü gözlerimin yaşlarıyla suluyorum
Ki içinde hayal çiçekleri açıyor mutluluğa dair...

Parmaklarımı kırarcasına bir kıta bahşetsem masalımızın sonuna;
Ne zaman, gidişini hatırlıyorum gözümü kapadığımda,
Kendimi buluyorum Gazve fetihlerin ortasında, bazen Kerbela'da...

08 Şubat 2010 84 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar