Az Pilav Üstü Piyasa
piyasası bitmiş
eski yunandan kalma bir acı
hala içimi sızlatan son senfonisi mozart'ın
taraklanmış örülü saçlardaki çözümsüzlük
araklanmış bir kurşun bu böğrüme saplanan
klasik kamikaze
hem hızlı
hem aheste
beynimin derinliklerinde viyolonsel
pardon matmazel
zili ben çalıp kaçmadım
çocukluğumdan kalma komplekslerim paçamda çamur izi
ne bir rüya gördüm
ne de hayra yordum rüyaları
son tren üçüncü mevki dolu
bu yüzdendir taş atmalarım aralıksız
camlarına vagonların
aynada cahil cüce
aksine bakıp konuşan deli
kendi gölgesinden korkan bedevi
daha yazılmamış kara kitabımın
kızıl güllerinde önsöz olmaya istekli kırmızı başlıklı kız
asri mezarlıklarda dolaşan geceleri
ışıklı panolarda serseri, piyano
neonlarda haydutluk düşüncesi
h/içilmiş hayatın kenarlıkları
bir orkestra şefi gibi hakim, vakur ve kendinden emin
polis telsizlerinde bu aşkın tutanakları
camları kıran fırtına
perdeleri söküp kornizlerinden,
bir yol bulup odama gelen hayalet
aç badi aç kapıları
koş lola koş açıklara
sök kalbimi şimdi yerinden
kanımı yerlere akıtmadan
bir dar geçitten geçtim bu sabah
ayağımda pranga
dilim lal
kozasını bozunca tırtılın
eğlencesini mateme çevirince akşamcının
kilitleyip cezası budur deyip
içimdeki çocuğu içime
nefeslerim dalgalı gelir
adım atışlarım soluksuz
bir sokak lambasının ihanetinden kaçar gibi
altına işeyen yaramaz annesinden azar işitir gibi
masaların altına saklandım ömürboyu
elemsiz bakışlarımda uçan balon
dalıp giderdim alice harikalar diyarına
ıslaklığım kuruyana kadar
tereciye tere satmalarımın ayyuka çıktığı yıllardı
babamın omuzlarında izlerken hayatı
tepetaklak yuvarlandım hiç beklemediğim bir anda,
tam ortasına bir sokağın
camdan değildi ellerim
herkes bu yüzden kırıldığımı zannederken
başka sebeplere hayrandı kırgınlıklarım
okuyanın damağındaydım oysa
halkaları atmaya başladığımdan beri lunaparktaki sigaralara
bütün şiirlerim tuzssuz
yalan yanlıştı yazılanlar
ikinci sınıf bir lokantanın vitrininde
az pilav üstü piyasa
teyp'te sanat müziği
vazgeçilmezi öğlen vakitlerinin
uzak ihtimaller cızırtısı kulaklarımda eski yunandan kalma
ve hala içimi sızlatan son senfonisi mozart'ın kulaklarımda
black_1
halkaları atmaya başladığımdan beri lunaparktaki sigaralara bütün şiirlerim tuzssuz yalan yanlıştı yazılanlar ikinci sınıf bir lokantanın vitrininde az pilav üstü piyasa teyp'te sanat müziği O günden sonra herşeyin tadı kaçtı.Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı.Yalanlar doğruları geçecek,pırelerden fil ordusu oluşacaktı.Galiba Maya takvimi başlayacak.Sevgiler dost.😙😙😙😙😙😙👍
Anlatımı, üslubu, akıcılığı harika.... Yazan yüreğe sağlık 🙂
defaatle okunulası bir şiirdi serhat; izninle ç/aldım şiirini...
tebriklerimle.
👍kozasını bozunca tırtılın eğlencesini mateme çevirince akşamcının kilitleyip cezası budur deyip içimdeki çocuğu içime nefeslerim dalgalı gelir adım atışlarım soluksuz
bir sokak lambasının ihanetinden kaçar gibi altına işeyen yaramaz annesinden azar işitir gibi masaların altına saklandım ömürboyu elemsiz bakışlarımda uçan balon dalıp giderdim alice harikalar diyarına ıslaklığım kuruyana kadar
tereciye tere satmalarımın ayyuka çıktığı yıllardı babamın omuzlarında izlerken hayatı tepetaklak yuvarlandım hiç beklemediğim bir anda, tam ortasına bir sokağın camdan değildi ellerim herkes bu yüzden kırıldığımı zannederken başka sebeplere hayrandı kırgınlıklarım ///////////////////////////////////////////////
Okunası, tekrar okunası sonra tekrar okunası...
İçinde bir nebze çocukluktan eser bırakmayanlar çiğ'lerdir. Çıkın masanın altından çıkın ki örnek teşkil etsin duyarlılığınız... Beğeniyle okudum. Kendimce yorumladım.👑🤐🤐🤐
Bu güzel paylaşım için teşekkür ederim serhat bey ud83eudd20
Okudukça okuyası geliyor insanın 😙😙😙
Bizlere ilham oluyor şiirleriniz ve şairliğiniz 👑
Tebriklerimi alkış eşliğinde bırakıyorum değerli
Sayfanıza 👍👍
Saygılar Kimsesiz_Dilenci