Bakır Broş

Kayıpsız geçti birgün daha
kayıp deneceklerin varlıksızlığından...

Kestane ağacından sedirler üstünde
kuruntulu kösteksiz saatler,
mesnetsiz, bensiz, sensiz
geçiyor...
yerli yersiz!

Paradokslar vakitlice beliriyor.
Olmayanın kaybı olamıyor işte!
Zihin idrakında yetersiz...
Yürek halinde keyifsiz...
Zaman sen yokken mi böyle uzun?
Geliyor.
Yoksa!
Zaman uzun olduğu için mi yok oluyorsun?
Anlaşılmıyor.

Sen yoksun!
yada yokluk sana bürünüp duruyor.
Neticesinde olmayan aşikar oluyor.
Tıpkı kısıtlılığım gibi...
Olanlar olmayanlara delil veriliyor

Sol yanım minderler üstünde
Gıyabının garbından yel esiyor.
İsminin rüzgarı sürtünüyor yüzüme
sanki!
Gül demeti dolanıyor tenimde
Yanağımdaki en küçük tüy
Hatırladıkça titriyor.
Yanaklarının gezintisini...

Acaba?
Rüzgar yüzünden süzülüp
yüzüme...
esinti oluyor.
Yoksa!
Dudaklarının özlemi
yüzümde...
esinti sanılıyor.

Avucumun orta yerinde
bakırdan bir broş...
Saçının teli kalmış içinde
Senden hatıra bir tel
Yetiyor kalınlığı suratıma
Belki de misali sıratıma!
yine de hoş...
Değer yaşamaya üstünde

Hayal mi? mayal mi? Belirsizce gelecek
Aklımdaki anısı tümüyle hissiyatleşecek.

Hislerimin ertesini sana bağlayan geceydi
Gün dönümünün dönüşünde
İçinde yaşanmış bir günün dahasında
Nasılda kıskanmıştım! Yüreğinin üstünde
benden önce duruşunu...
Duymuştu kalbinin belki de!
bana vuruşunu...

Kıymetlim diyordun broşuna
Sanıyordun izahatı boşuna
Kızmıştın durduğu yerden kaldırışıma
Şimdi,
zor düşünmesi
Broşunun boşluğunu dolduruşuna
nasıl olacak ifadesi?

Yadigardı sana bilmem kaç silsile
İlk kıskanışıma olmuştu vesile
Bana göre boş...
Sana göre hoş...
Sadece broş...
gibiydi anıdan anımsananlar
Ah! Dedirtti işte
Şimdide vah...
vah ki ne vah!

Antakya, 12/01/2013

13 Ocak 2013 98 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar