Bavuldaki Sır

Kalabalıklardan kaçarak geliyorum sana.
İstanbul'un hırslı ellerinden sıyrılarak.
Geri dönüşün huzursuzluğunu taşıyarak.
Küllenmiş közümle,
Senden gayrısına kör gözümle
Geliyorum sana.
Yıllanmış bir acıyı elimde sıkarak
Hıncımın ve ihanetinin boynuna basarak.
Öfkemi ve nefretimi darağacına asarak
Geliyorum sana.

Teninde iğde ağaçlarının kokusuyla,
Elinde küflenmemiş gül kurusuyla,
Üç yıllık hikayemizin hatrına
Yalandan da olsa
Beni o ilk tebessümünle karşıla.

Ve yine dilinde aşkı yaralayan hıçkırıklarınla,
Ottan sebeplerle aklına çaktığın veda şuursuzluğunla,
Ne diyeceksen yine kabulümdür
......................yeter ki bir karşıla.

Kan kusacakmışım
Havayı zehir zıkkım soluyacakmışım
.................aldırma.
İkinci bir terk edilişi kaldıracak kadar güçlü artık kalbim.
Yani o denli taş kesildim
Ve artık biraz da hadsizim,
.............................nefessizim,
...................................hissizim,
.....................................sensizim.
Ve ne tuhaftır ki adressizim.

Hani dünya küçük derlerdi ya
Dönüp dolaştım geliyorum işte sana
Adresini kimseye sormadan
Senden bir haber almadan,
Sen beni çağırmadan
Ve kapını çalmadan
Geliyorum sana.
N'olur bu denli hadsizliğimi bağışla.

İçimde aşka dair hiç birşey ummadan.
Korkusuz gözlerimle kirpiklerimi kırpmadan.
...........bıkmadan,
................usanmadan,
En ağır yenilgilere aldırmadan
Bir kuklanın
İpsiz ve sahipsiz dirilişiyle
Geliyorum sana
O doyumsuz şehrim Samsun'a.

Yalandan da olsa
O Hayal Kahvesindeki
Tenimi yerle yeksan eden
Eşsiz sadakatsizliğinle
Karşıla be mübarek
.............................karşıla!

20.08.2015
(Bir İstanbul-Ordu-Samsun yolcusunun bavulundan)
/////////////RİA////////

20 Ağustos 2015 348 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar