Beklerken
Işıklı gecelerden kayan her bir yıldızla
Yalazlanır kül kömür can tütsü hâtıralar;
Doyumsuz sezgilerin tez-mecal şeydâlığı
Biliçaltında gizli sayfaları aralar;
Bak, hâlâ terütâze kanamakta yaralar !..
Belki düşte görmüştük gül dalında lâleyi,
O gün, bu gün kokumuz, dişlenen elmalarda...
Dikenli bayırlarda tığ-teber kalmalarda,
Okşar da saçlarımı bir gizli el, sorarım :
- Sorgusuz, mahşere dek tütecek mi buharım ?
Alır başını gider kavrukluğunda rüzgâr,
İçim içime sığmaz, dert ortağı ararım...
Bir an susar esinler, sonu yar yokuşlarda
Keşkeler ayak sürür kıvrılıp, bükülerek
Ve yeniden toplamak mâziyi bakışlarda
İmkansızdır bilirim, vaz geçerim gülerek...
Yorgun, biraz üşümüş eve dönüşlerimde,
İzimi süre gelir o hoyrat özleyişler;
Aldan beyaza doğru kiraz çağrışımları,
Nice dile gelmeyen sevdâ yüklü deyişler;
Çiçek dolu masamın duygu karışımları...
Gelincikler, sümbüller, karanfiller, ıtırlar
Ve gönül sayfasında nokta nokta satırlar ......
Yazılsa da kim okur bu simge naz öyküyü ?
Belki bir benzerini yaşayanlar hatırlar...
Geçti, gelmez bir daha fırsatın altın çağı,
Çağla döken bademler koruk düş dalda kaldı;
Şimdi şarkılar hüzzam, çiçeklerim de solgun,
Yüreğim isyanlarda, gözlerim yolda kaldı !..
Geçti, gelmez bir daha fırsatın altın çağı, Çağla döken bademler koruk düş dalda kaldı; Şimdi şarkılar hüzzam, çiçeklerim de solgun, Yüreğim isyanlarda, gözlerim yolda kaldı
tebrikler