Ben Sana Tutsak.

Ne toprak anladı,
Ne yağmur
Öyle büyüktük aşkımızı
El bebek
Gül bebek
Dört yanımız örülmüş sur.
Kaşların vardı
Başkasından mağrur
Duruşun vardı
Sitemkâr nazik uslu bir yağmur
Bakışlarında titrek kalmak,
Bana mahsus
Sana dalgın dalgın dalmak
Konuşma
Ne olursun sus.
Bu cadde bu sokak
Yok musun?
Arala perdeyi ne olursun bak
Bilirim ben yar
Uzun vadeli borç olmasaydı
Borcum yok der
Giderdim.
Ömrün bu kadar kısa olduğunu bilseydim
BU aşk bana yasak
Vadesinden önce senedi yırtar
Giderdim
Bu mezarda yaşamak kolay
Seni anlatmak zor
Özgürlüğün anlamını unuttum
Anlatma
Ben sana tutsak.

14 Mayıs 2009 144 şiiri var.
Yorumlar (1)
  • 16 yıl önce

    Ya da aslında sevgi tutsaklık değildir. Insanın kalbi bir sevmeye görsün. Gerçek hürriyetine işte o an kavuşur. Kalbinin bundan sonra özgür olduğunu anlar. Onu görmek, konuşmak ve belki de Ona dokunmak... Sonra asıl mutluluğunda acınında ne olduğunu o an hissedersin işte.

    Hani uykularınla vedalaşırsın, gündüzlerde ise Onu görme arzusuyla dolar için. Gözlerin her yerde Onu arar. Onun olmadığı zamanlardan zevk almamaya başlarsın. Onu gördüğünde ise ne yapacağını şaşırırsın. Kalbin çırpınır olduğu yerde. Ellerin terler, yanakların kızarır, bütün vücdunu anlamsız bir titreme alır. Ve Mutlu olursun. Yüzünü bir gülümseme kaplar. Gözlerini içi artık etrafa ışıklar saçıyordur. Için için sevinç çığlıkları atıp, hoplayıp zıplarken birden hüzünlenirsin. Asla senin olmayacak, asla seninle olmayacak birini sevmişsindir. Ve acı çekmeye üzülmeye mahkumsundur. O anda kalbin acır işte. O güzlim Mutluluk belirtilerinin yerini acı ve hüzün alır. Gözlerin kimsenin anlam veremediği bir anda buğulanır. Ve belki işte o an düşünürsün 'acaba sevgi tutsaklık mı?' diye.

    Sevgi mutluluğa açılan, özgürce yol alan kanatlar mıdır? Yoksa sevgi acının ve gözyaşının içinde atılan imdat çığlıkları mıdır?