Beyoğlu

Çisil çisil yağıyor üstümüze
Mezardan fırlamış devlet paranoyası.
Yürüyorum,
Beyoğlu'nda...
Bulvarlar iltihaplanmış yoksulluktan.
Kanlı bir şarap şişesi elimde
Bütün çıkmaz sokaklara kusuyorum.
Şehrin lambaları bir bir sönüyor,
Zihnime bir aydınlanma vuruyor.
Sağımı solumu şaşırmışım...
Ansızın bir fırtına kopuyor.
Her kuytu köşede bir kabus...
Kıyamet kopacakmış diyorlar,
Ben durumu gözlerine yoruyorum.
Beyoğlunda
Yürüyorum.

Çisil çisil yağıyor üstümüze
Mezardan fırlamış devlet paranoyası.
Yürüyorum,
Beyoğlunda...
Büyümüş, adam olmuş yalnızlığım.
Ellerim bir kadının sıcaklığında.
Sokak köpekleri kovalıyor korkumu,
Bir bir gölgeler geçiyor gölgemden.
Terliyor bakire dokunuşlarım.
Bir yılgı kefenlenmiş gözümde.
Dolmuşum, birikmişim, yıllanmışım.
Kaldırımlarda bir yosma kahkahası...
Sonlanmışım.
Bir mağaza önünde yavaşlıyor adımlarım
Camdaki yansımama bakıyorum,
Gülüyorum,
Beyoğlunda
Yürüyorum.

Çisil çisil yağıyor üstümüze
Mezardan fırlamış devlet paranoyası.
Yürüyorum,
Beyoğlunda...
Tahtsızlığım bahtsızlığıma mani değil.
Dönen her şey gidişini resmediyor,
Ve zaten, neye baksam dönüyor.
Sıkıntı, sadık bir köpek gibi ruhumda.
Yumruğuma sahibim, yumruğum gölgelerde...
Kollayacak beni, saldırgaçlarım!
Şarkılar boğazımda
Kanlı bir bıçak ...
Nakarat nakarat dolaşıyorum gözlerinde.
Rüzgarın buz kestiren okşayışı...
Şimşeğin parıltısı geceye mani değil.
Çamurlu sokaklara bir küfür sallıyorum,
Beyoğlunda
Yürüyorum.

Çisil çisil yağıyor üstümüze
Mezardan fırlamış devlet paranoyası.
Yürüyorum,
Beyoğlunda...
Sevmeye ulanmış ölmeler ululanıyor
Peşimde hayaletler, dudağımda bir zehir...
Donmaya yüz tutmuş gülüşler zulalanıyor
Islak,
Kirpiğinin kıvrımlarında.
Unutmak mı törpülüyor sevdamı?
Çamura bulanmış ayaklarım,
Aforoz edilmiş duygularım,
Tehlikeli birer sığınak.
Yağıyor üstümüze, sarhoş eden sağanak.
Kaçıyorum, boşluğun rahmetinden.
Salaş bir yalnızlık yağıyor Beyoğluna,
Tehlikeli bir sığınak arıyorum,
Yürüyorum.