Bir Duvar Ve Bir Resim

ölümü düşündüm bu gece
düşlerim gezerken bedenimde
geldi vakit derken
takıldı gözlerime
sevdayı yazan gül dikenine tutunan kelebek kozası
silkinmek için gafletin yılgınlık imzasından
beni çağırıyor bir duvar ve bir resim!

beni çağırıyor bir duvar ve bir resim!
hiç gelmeyecek gibi
unutulmaya sürgün ettiğim
bir ben mi kaldım
sanki bütünleşmiş ahir ruhlarda yalnız
suskunluğun saçlarına dolanmış
seriliyor albümlere ömürler
o da ne
sevdam mı acım mı?
yaşamın rengini bana unutturan
ucu yanık resimdeki ben miyim?
bilemedim!
özlemin rengi yeşil ise
söyle susmaların rengi nedir söyle
söyle
gecelere mahkum edilen fotoğraf
yoksa ölümün rengi mi anlayamadığım?

bırak sorgulamalarım
bırak kalsın mavilerin
alevlense de içten içe
bırak kalsın susamışlığa
görünmeyen ezgilerim var içinde
bırak kalsın mirasım olarak zamana
eylül sarısı yağarken yağmurlar
umut olsun yad nefeslere

anıların vasiyeti okunurken
siyah gözlerine oturt beni
kulak meyhaneme oturmuş söylentiler
kaybolurken bakışlarının ney sesinde
beni bende bırak
beni çağırıyor bir duvar ve bir resim!

beni çağırıyor bir duvar ve bir resim
hoşça kal demeden yarınlara
bahar kokarken dudaklarım
neden güze döndü gözlerim
söyleyemediklerimi anlatmak için
yapacağım yokluğun resmini
asacağım zaman duvarına
boğazımda cellat urganıyla,
toprağa sarılan ellerin bulamasın diye
gereceğim yüzsüzlüğün derisini geceye
unutulmuş gözlerimi çivileyeceğim anılara!

sanki uçurumun uğultusu
karanlık ve ayak sürüşlerim
pişmanlık zırhı takılırken omuzlarıma
arıyorum yaşadıklarımda orman yeşilini
korku tünellerine düşmemek için
koku almıyor nefret soluyan havam
gönüllerde ararken kendimi
beklemenin soğuğunda bir resim
toprak ve ben
seherimi ararken
yanıyor gözlerim!


beni çağırıyor bir duvar ve bir resim
dile geliyor tuval darbesi fırçalar
yutuyor aynalar rengimin alacasını
yaratılmışlığımın titreşiminde
arıyorum uykumun kenarında rengimi
ve ben adaletin çıplak suçlusu ben
benliğimi yakarken dikenli otlar
uçurum gecelere yatak sermiş bulutlar!

harmanlanırken beden ve toprak
açılacak bakışların sürgüsü
sergilenecek
ağıt yapan yalan ömürlerin resimleri


sana dokunmasın diye ölümün elleri

önüne gerileceğim

ve o an
yıkılırken gönül dağlarım
kayacak sessizce kalbime bir ateş
dönmemek için yakacağım yolları
ve o an öleceğim!

06 Eylül 2010 222 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar