Bir Fırçada Sen At Bu Siluet Tablosuna
Bir tepeden bakmaktansa dürbünle,
Efdaldir içinde oturmak bu siluetin.
Yerim gölgelik çınar altı olmasa da,
Buldum yerimi saray burnu sırtların da.
Bende saklı silueti yeniden çizmek,
Niyetim yanında bir demlik çay içmek.
Portre çiziliyor,
Topkapı sarayının
Boğaza bakan balkonunda
Sultan Mecid'in elinde ki kılıç
Göz kamaştırıyor.
Benim gözüm Ortaköy camiinin
Limanlık etmesinde.
Hazerfan Çelebi uçmuyor artık,
Galata'dan, Üsküdar'a.
Oda siluet ressamının
Boyaları arasında.
Resmet ressam,
Sen siluetin neresindesin?
Saray burnundan boğaza,
Gölge misali yansıya bilir misin?
Ben neredeyim, gölgem nerede?
Yıllarca dolaştım bu siluette,
On dokuz yaşımı bıraktım Alman çeşmesinde,
Bir şip - şak fotoğraf karesinde.
Mekik dokurken Ayasofya'dan, Sultan Ahmed'e,
Selam vermeden geçmem Ahmed, Murad ile İbrahim'e
Kavuklu ile Pişekâr nerede?
Onlar içinde kapalı bu perde.
Okuyabilseydim dikili taş hiyerogliflerini,
Anlatabilirdim Tutmosisin zaferlerini,
Bir bilen yazmıştır diyerek gitme Sahaflar çarşısına,
Kitaba rağbet yok onlarda döndü KPSS kitabına.
Bir fırçada sen at bu siluet tablosuna,
Bu resmin karanlıkta kalan kısmına.
Bir sütunda sen ekle Yerebatan sarnıcına,
Çökerse, bekleme üçüncü Ahmet çeşmesinden su aka.
Akşam oldu vakit bitti,
Bir demlik çay ne çabuk bitti,
İkinciye ne zaman, ne para yete,
Bura söğüt gölgesi mi hey! hele
Haydi tası- tarağı toplaya,
Yazmak-çizmek kimin haddine?
Çınar altına biraz para biriktire,
Yolumuz düşerse Yeniçeri caddesine,
Bizde otururuz belki o kahvehaneye.