Bir Garip Çoban
Yolun uzun çoban
Azığın dağılmış dört yana
Uyurken saydığın koyunları
Güde güde varmalısın
Sonsuzluğa!
Nasırlaşmış avuçların
Kalp ağrısı yaraların
Yükün ağır
Bir bedende iki can!
Gitmeliydin be çoban
Güz mevsimi kalbine yerleşmeden
Yaprakların sararıp dökülmeden
Ayağına takılan taşlara
Aldırmaksızın gitmeliydin!
Uzakları hayal ederken
Siyah boşluklarının
Mavi hayallerinde avlandın
Şimdi hangi deniz
Yeter içindeki yangına?
Ardında varlığının her zerresi
Ufalanıp dağılmışken
Artık gitmelerin vebali büyük
Boynuna borç saydığın
Sevdanın faturasına çıkışır mı
Sendeki cesaret?
Silkelen hadi çoban
Canını çıkarabilir misin yerinden?
Söküp atabilir misin
Tenini ele geçiren geceyi?
Beylik laflarla avutma benliğini
Kabul et, yenildin!
Şimdi hangi baharlara aldanırsın?
Mevsim yaza döner mi
Esiri olduğun kara kıştan?
Sus çoban!
Aynada gördüğün yanıltmasın seni
Hayatı çözümlerken
Kendini kördüğüm yaptın
Çözül şimdi çözülebilirsen!