Bir Kıraathane Portresi

kıraathane önü

siyah kargalar tüyleri gagalarında omuzları dik, dimdik omuzlar
süpürülen sonbahar yapraklarının arasında özlerini aramakta
ki, tarihçiliği ile ünlü ceviz kapılarının ışıltılı bekçileri kargalar
az biraz tersine ırkçıdırlar ve sığındıkları mitler etrafında övünürler
haklarıdır da, bilge filozof baykuşlardan uzun yaşamakla

uzun bembeyaz bir kardan adam canhıraş tavırlarla
erir öğle güneşini müteakiben, önce adamlığı kaybolur
sevmeyi beceremeyenin bilirler, adamlığı sıyrılır ilkin

dört nala bir fayton sürrealizmin yaşlılık emarelerinden geçer
önde iki kırat, yalın tabiat şiirlerinin en sevişmeye meyilli unsurları olarak
karşımıza çıkar, öyle ki en çok yağmurun ölü damlaları üzerinde şaha kalkarlar

mütemadiyen cılız türküler işitilir, eşkıyaların nasırlı kavuştaklarını anlatan
ağıtlar, en çok, küçük kız çocuklarının oyuncak bez bebekleri ardı yakılır

çöplerde yakılır burada, hem okunan şiirlerin tüten yalnızlıkları göbeğinde
zaten şiir burada gizliden gizliye okunur, her harfin muhbiri yalın ihanetler
her köşede erketeye yatar, burada her şiiri ihbar etmeye hazır ve nazır
pek çok gölge vardır, ihbarlarının birinci cümlesi "onlar komünist, baba" olan
tüm kızıl göklü şiirleri elleri çizgilerinde boğmaya çalışırlar, sille tokat çabayla.

kıraathane içi

İbiş'in bıyığı yüksektir, ulu bir bıyıktır bu ekseriya intihar savaşçısı
hiçbir dağcı tarak, hiçbir yüksek atlamacı ayna yetişememiştir
bu bıyığın en ulu noktasına, kızılderili totemleri havada, tenha asılı

kupa kızı hep yalnızdır
okey taşları ise tek tip canlı modellerine ruhlarını sıkıştırmıştır

muhtar köşede oturur, servilerin kayıtlarını tutmaya çabalar
toprak altları, nehir kıyıları hepsi illegal mıntıkaları arasındadır
sınırdan koyun karınlarında sokulan, kaçak mürekkeplerin
işinide o yürütür, tabi aç, fukara, yılgının , düşkünün uğruna

çaycı, çayı önce kendi yudumlar, hangi iktidar mücadelisi
bir zehirlenme vakasını bertaraf etmemiştir ya, bu yüzden
karşılığında aldığı markaların, özellikle atlas öznelerine dikkat eder
bakışları topraktadır, ama topraktan gelmesi değil
toprak işinin, kuvvetle muhtemel verdiği saf soyluluk ilgisindedir
ve evet, derebeyin ne olduğu hakkında en ufak fikri yoktur

İbiş ara sıra kendini, çoğunlukla onları izler,
kimliği yoktur, bu yüzden muhtarın giyotin sakalına sövebilir
çayı sevmez, çaycıyı en yakın lavabonun pasında tetenoza itmeyi düşler

yazık, kupa kızına delicesine aşıktır, açamaz kendi kartlarını
istenirse, doğru dizildiğinde suretini de birleştirebilir okey taşları

İbiş
bu ortaoyunun hem yazarı, hem eksik karakteri, hem nafile ikilemidir

kıraathane portresinde
soldan üçüncü ağacın altında bulduğu kitabın tozunu içine çeker.

18 Ağustos 2010 658 şiiri var.
Yorumlar (9)
  • 14 yıl önce

    okumadım seyrettimm

    tebriklerr

  • 14 yıl önce

    Gelecekteki şair'm. Okumak ayrı bir güzel.

  • 14 yıl önce

    çok beğendim tebrik ederim... farklı bir tarz ve düşşel yoğunluğu çok fazla.. sıkmıyor insanı..

  • 14 yıl önce

    harika bir şiir çok başarılı kutlarım Metin. sevgiler.👍👍👍

  • 14 yıl önce

    öyle bir resmetmişsin ki şiiri....akıllara zarar...

    ne diyim metin kardeşim yolun açık olsun

    sevgimle kal👍👍👍👍👍