Bir Şizofrenin Doğum Günü

Yarın soğuk bir gün olacakmış.
Öyle diyor ajanslar.
Kelebeklerle sohbet ediyorum, kaymış bacaklarımın üstündeki battaniye.
Kaymış gecenin rengi, herşey bir lacivert koyuluğunda.
Dinmedi gitti şu diş ağrısı,
yarım saat önce bir arveles attım, faydasız.
Eskiden 10 dakika içinde etkisini gösterirdi ağrı kesiciler,
artık fayda etmiyor hiçbiri.
Firmalar mı çalıyor malzemeden, vücudum mu kaybediyor direncini anlamadım.
Tavana bakıyorum nice zamandır.
Pc açık, media player da ‘' dağlı bir kabiledir aşk'' parçası tekrar tekrar çalıyor.
‘' Hülya mıdır bilmem, rüya mıdır bilmem;
Bir ben gibi fukarayı avare eder''

Çok hoşuma gidiyor bu bölüm.Arada ben de mırıldanıyorum.
Duvarlar suskun,
pencere camlarında buharlaşıyorum.
Üç gündür uyumadım,
ben diyeyim diş ağrısı, siz yürek ağrısı anlayın.

Çarpıyorum geceyle günü, bir gün etmiyor,
topluyorum; elimde sadece hercai bir günbatımı kalıyor,
bölüyorum; geceyarısı ediyor.
Sonra çıkarıyorum kendimi zamandan , sonuç 1 bile etmiyor.
Sizin anlayacağınız sıfırlamışım bu hayatı,
şimdi bir kahkaha patlatıyorum sobama attığım her günün ardından.
Hem de bu diş ağrısıyla.

Bırakıyorum hesabı kitabı.
Dokunuyorum takvim yapraklarına, koparıyorum bir yaprağını.
Üç dakika sonra unuttuğumuz bir ayet, namaz saatleri,
en altta kız ve erkek isimleri. Kız: Hicran: erkek: Abdullah.
Tabi yeni doğacak çocuklar için tavsiye edilen iki isim.
Birer kimlik, içini doldurmamız gereken kişilik.
................................................................................................

Bir dakika. Of bakın bu bölüm de çok hoşuma gidiyor:
''Rüya mıdır bilmem, Hülya mıdır bilmem;
Bir ben gibi fukarayı avare eder''
Pardon aynı bölümmüş, ama önce rüya olacakmış, sonra Hülya.
Özür dilerim.

Neyse ...ne diyordum?
Ha evet yeni doğan çocuklara isim...
Yeni doğan demişken bugün benim doğum günüm.
Bizim burda herkesin doğum tarihi aynıdır.
Büyüklerimiz
doğduğumuz gün koşar adım kimlik çıkartmazlarmış.
Acelesi yokmuş.
Bir kaç yıl sonra müsait bir zaman buldular mı,
yolları düşerse nüfus müdürlüğüne yakın bir yere,
hazır çarşıya çıkmışken, bizim kimlik meselesini aradan çıkarırlarmış.
Tabi doğal olarak doğum tarihimizi unuturlarmış.
Nüfus memuru da 1 ocak yazıp çıkarırmış kimliğimizi.
Ama ben gerçek doğum tarihimi biliyorum:
Ekim ayında doğmuşum.
Annem pamuğun toplanma zamanı doğduğumu söylemişti bi ara.
Ordan aklımda kalmış. Ama kaçıncı günü ; onu ben de tam olarak bilmiyorum.

Biraz önce masaya bıraktım doğum günü pastamı.
Diktim mumlarını, kenarlarına birkaç fişek.
Çok güzel oldu.
Aldım bıçağı elime , kestim ömrümü orta yerinden,
yarısına keder dedim, yaşanmamış saydım diğer yarısını.
Sonra yaktım fişekleri,
neşterlendi odamdaki karanlık, dansettim mum ışığıyla.
Bir kalem hediye ettim kendime .
Ela gözlü bir sevgili çizdim karşımdaki sandalyeye.
Bir dilim umut kestim pastamdan , çiğnedim sancılarımı.
Hem de beni yerden yere vuran bu dişlerle.
Yine de
Herşey çok güzel olmuştu. Sonra gururla teşekkür ettim kendime.

..............................................................................................................

Eskiden şiirler yazardım. Kısa ve güzel şiirler.
Olmayan bir sevgilim vardı. Sarı saçlı.
Bakın ona yazdığım bir dörtlüğü sizinle paylaşmak istiyorum:
‘'Sarı saçlarını görünce
Ağladım dağlandı içim
Bir gün mezarıma gelince
Bil ki ölmüşüm senin için''
Nasıl,
Beğendiniz mi ?
Görürsem,
karşılaşırsak bir gün; ona da okuyacağım.
Eminim o da beğenecektir.
İnsan hiç kendisi için yazılan bir şeyi beğenmez mi.
Keşke birileri benim için bir şeyler yazsaydı.
Herşeyimi verirdim ona.
Ne demişler :
'' bir şairi sevmeli insan,
hiçbir şey olamazsan güzel bir şiir olursun belki.''

..................................................................................................................

Neyse . Ben yine uyumaya çalışacağım.
Sandalyedeki ela gözlü sevgilim de gitmiş zaten.
Yok ...yok önemli değil. Pc açık kalsın.
Bırakın Ahmet abi söylesin, karışmayın.
Offf... şu bölüme bayılıyorum,
hem de şu diş ağrısına rağmen:
‘'Rüya mıdır bilmem, Hülya mıdır bilmem;
Bir ben gibi fukarayı avare eder''
Hadi iyi geceler.
Yıldızlarıma karışmayın.
Bırakın yansınlar , içimdeki bu yangın gibi.


Bkrçkmk 01.01.2016urfa

02 Ocak 2016 83 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (1)
  • 8 yıl önce

    Müthiş güzeldir bir şairi ve şiirlerini sevmek hem de ne müthiş ...👍👑👑

    Tebrikler içtenlikle Bakır Çakmak'a...