Birinci Tekil Serzeniş
Erce kıyama durdum, kuşandım da kılıcı...
Gönül meydanlarında sözlerle cenk eyledim
Pazara düştü hicran, bulamadım alıcı
İçimdeki hasreti vuslata denk eyledim
Irmaklarla yarışır kirpiklerimde eşkim
Haramiler dadanmış, metruktur gönül köşküm
Hâlimi arz edemem gönül kör, akıl ebe...
Mevsimler gelip geçer ben hep kışta kalırım
Derdimi anlatamam kâğıda, mürekkebe
Kirpiklerim ıslanır, ben hep yaşta kalırım
Gönlüm bir kelebektir, konar dal uçlarına
Gamlı baykuş tünemiş gönül yamaçlarına
Yürüdüğün yollarda ne gölge ne iz kaldı
Yüreğimi yaralar yalnızlığın pençesi
Baktığın aynalarda sararmış bir yüz kaldı
Gökler kıyama durur bu vurgunun öncesi
Islanmışım, yunmuşum gönlümün serabında
Bad-ı sâbâ misali bekliyorum kapında!
Sırtımı dayadığım sırtımdan vurdu beni
Gönlümün surlarını bir el tuz buz eyledi
Vuslatı talep ettim, hicrana kurdu beni
Bindiğim aşk treni yakını uz eyledi
Şimdi bir bilinmeze yol alırım aheste
Tezene değsin tele, bitmesin bu son beste!
Düştüm hayallerimden acının darasını
Bu kızıl kıyamette teselli arıyorum
Sağaltmak mümkün değil yüreğin yarasını
Kendimden yola çıkıp kendime varıyorum
Sevdakâr kullarını nâr-ı cehimde yakma!
Beni bu uçurumun eşiğinde bırakma!
Gönlümün yangınında közler gözledi beni
Ben ne cevaplar buldum suallerin içinde
Acıyı dost eyledim, bir o özledi beni
Dejavular yaşadım neden'de ve niçin'de
Kırık kanatlarımla çırpınırım kafeste
Adını sayıklarım aldığım son nefeste
