Biz Ağlardık

biz şahadet ederdik
o atları sürerken güneşe

gök gürlerdi mavzer sesiyle
ranzaları özlerdik çift katlı dağlarını dağlarının ardındaki yastığımızı

saç tellerini toplardı yorgun uykusuzluğumuz dudaklarımıza
saçlarını öperdik hasretin
göğüs kafesimizde büzüşürken ayazı

mor halkalar salınırdı ahşap tavanlara
sigaramız üşürdü nefesimiz tutulurken şubat'a
apış aramızda ısıtırdık avuçlarımızın yoksulluğunu

ağıtlar yakılırdı her gece
odun ateşini çömeltince ıslak bir kayanın dibine

masal olurdu hasretin adı
hele o rüzgar üfleyince dervişin bendirine
sebepsiz dönerdi ellerimiz gökyüzüne
gökyüzü sağır biz dilsizdik yine

kör topal uykular tutardık
cürmüne yalnızlığın
kirpiklerimizde karabasan
tırnaklarımız çalı kırığı

yüzümüzü çizerdik
fasılalarla



biz şahadet ederdik
o atları sürerken güneşe
parmağımız kırık gözümüzde o malum yara

gök gürlerdi
biz ağlardık şarkılara...