Böğürtlen Çocuk
Hani, sizin caddede,
Bir sebzeci var,
İşte, o köşede! ..
Kara ?kuru.. cansız bir şey.
İşte o, benim.
Ben, kara kuru böğürtlen çocuk,
Uykularımda bile bağırırım:
??Mandalina var, ayva var;
İri, sulu elmalar, al al;
Şeker gibi,vaşington portakal;
Haydeey,deve dişi nar! ...''
Şık hanımcıklar,
Kendine aşık beycikler,
Tiksinerek geçerken,
Tezgahımın yanından,
Bakmazlar mı yüzüme ekşi ekşi! ..
Ezilir bir limon gibi onurum,
Ezilir yüreğim,elim-kolum! ..
Ayaklanıverir sesim,
Koşar arkalarından,
Koşar topal topal:
?'Mandalina var, ayva var;
İri, sulu elmalar, al al;
Şeker gibi,vaşington portakal;
Yuuh,deve dişi nar! ...''
Basmayın, basmayın dallarıma,
Abîler,ablalar! ..
Kolay kırılır, dallarım incecik;
Ezmeyin beni,canım ne ki...
Bir damlacık! ..
Yalvarıyor işte size
Bu kara kuru böğürtlen çocuk.
Hafta sonları,
Hiç istemez canım çalışmak.
Yaşıtım kızların, oğlanların kahkahaları,
Hiç bitmez geçerlerken yanımdan,
Palavraları,havaları...
Ah,benimde olsa böyle meşin gocuğum;
Işıklı, şıkır şıkır spor ayakkabılarım;
Hele de gıcır gıcır bir bisikletim! ..
Karışsam aralarına,
Gitsem top oynamaya,
Gitsem tiyatroya,sinemaya...
Ne de olsa ben de daha çocuğum...
Benim de hakkım: Hayata oyunlarla alışmak;
Hakkım benim de okullarda okumak..
Zor geliyor hafta sonları bana çalışmak.
Ankaradaki gölgesi dev amcalar,
Kaldırın ya hafta sonlarını,
Ya verin bana da çocukluğumu!
Çocukluğumu verin bana,
Gölgesi dev amcalar;
Özledim okulumu,annemi özlediğim kadar,
Parmak kaldırmayı özledim;
Aferinleri özledim...
Özledim öğretmenimin dalgalı deniz sesini,
Tebeşir tutuşunu,
Kara tahtaya bilgi ekişini,
Vallahi özledim Şaziye'nin bile
Yeşil yeşil sümük çekişini...
Terli teneffüslerde küfretmeyi özledim;
Sıra arkadaşım Şükrü'nün sulu şakalarını;
Telaşla kopyalar hazırladığımız,
Yazılı akşamlarını...
Geldikçe aklıma, gözyaşı döküyorum,
İlk dersin kaçamak uykusu ile,
Güne başladığımız o mutlu sabahlar...
Okulum,seni öyle çok özledim ki,
İnanmazsın, burnumda tütüyor:
Tuvaletlerindeki keskin sidik kokusu bile...
Hafta sonları sizin olsun,
Ben de kalsın yine acılar,
Siz bana çocukluğumu verin,
Verin çocukluğumu bana,
Gölgesi dev amcalar...
Kesatsa işler,
Tez çöker karanlık.
Bağırmaktan tükenir nefesim,
Tükenir umudum, dermanım.
Üstelik hava ne soğuk.
Nasıl çekmesin canım,
Kim bilir yorganın altı ne kadar sıcacık! ..
Oysa ortada yok ki daha,
Yatalak babamın ilaç parası,
Yetimlerin ekmek,aş parası...
Suyu yemiş buruşuk marul gibi dirilirim.
Bağırırım durmadan,
Çıksa da sesim çatal çatal:
?'Mandalina var, ayva var;
İri, sulu elmalar, al al;
Şeker gibi,vaşington portakal;
Haydi alın be ablalar,deve dişi naar! ...''
Ne dinlerim hastalık,
Ne bilirim soğuk
Buz kesiyor yine ortalık.
Titriyor kalın palto,yün şal,
Ve içinde balon gibi şişmiş hantal adam.
Titriyor evler, kepenkler,
Ağaçlar,aç köpekler...
Bacadan çıkan duman bile titriyor soğuktan! ..
Oysa içim yanıyor,
Yanıyor içim oysa benim.
Donarsa meyvelerim,
Donarsa varım- yoğum eğer,
Aç kalır, öksüz kalır;
Evde yolumu bekleyen yetimlerim! ..
Ne kadar da küçükmüş meğer,
Örtmüyor üstlerini meyvelerimin
Örtmüyor kahrolası ceketim! ..
Yok mu halden anlayan;
Boş mu bunca ev, bunca aparman;
Yaşamaz mı bu şehirde hiç insan?
Kör mü yan kaldırımda yürüyen
İnce topuklu narin bayan,
Ya kör talihine söven şu pala bıyıklı adam? ..
Kimsecikler görmez mi,
Neden kara kuru böğürtlen çocuk yarı çıplak;
Neden gözleri buğulu,
Neden yanakları ıslak ıslak! ...
Ne olur güzel insanlar yardım edin bana,
Ne olur, yardım edin meyvelerim dondu donacak,
Sakın, siz gocunmayın gölgesi dev amcalar,
Size yok sözüm
Siz kaf dağında yaşarsınız,
Ben karınca deliğinde...
Sözüm yok size,
Biliyorum,göremezsiniz:
Küçücüğüm ben,
Sakın, gocunmayın gölgesi dev amcalar,
Biliyorum duyamazsınız,
Yalvarmaktan,haykırmaktan ve umutsuzluktan,
Tükenen sesim, çok cılız ve çok yalnız...
Ve anlayamadığınızı anlıyorum ben,
Anlaşılmaz ki sesim,
Öfkemden sesim, diken diken...
Gocunmayın siz gölgeler,
Size değil serzenişim..
Bu çağda hâlâ insan kalanlarla,
İnsanlıkla benim alış verişim.
Sabah, akşam pırıl pırıl giysili,
Bakışları ışık ışık gelir geçer,
Gülüşerek önümden öğrenciler.
Soğuktan değil, içim titrer,
Arkalarından bakarken.
Bir tablo canlanıverir
Gözlerimin önünde
Başlarına öğretmen olmuşum,
Yazmışım kara tahtaya:
Okuyun çocuklar,
Düşmeyin sağa sola,
Girmesin başınız belaya,
Çalışmak zorunda kalmasın,
İtilip kakılmasın,
Sevilsin,korunsun,okusun,
Tüm çocuklar,mutlu olsun...
Derken düşerim bu umutlu düşten,
Yoktur kurtuluş,çocuk da olsan işten,
Ve sizin köşede, bu günü yaşamazken,
Gelecek kaygısına düşen Böğürtlen çocuk,
Düşüne düşüne şimdi de bağırıyor,
Yok mu yine dinleyen:
?'Mandalina var, ayva var;
İri, sulu elmalar al al;
Şeker gibi,vaşington portakal;
Haydeey,deve dişi nar! ...''
Duymadı hâlâ gölgeler,
Duymadı amcalar,
Eved, dişi deve, bari sen işid,
Nâr çocuklar hâlâ yanar! ...