Bütün İstasyonların Toplamıdır Devrimcinin Vedası
Bir his kazası sonucu kaybettim
Hayallerimi sakladığım tenha kasabayı
Belirlendim, açığa çıktım yetkili bir yıldızın kararsız ışığında
Yatıştırma sanatıyla kâğıda döküldüm
Çözümsüz kuşlar havalandı çatılardan
Bir şiirin şiir olmaktan vazgeçme girişimiyle
Giderken topuğumu bıraktım sana sevgilim
Bas üstüne inançlarımın.
Cevabıyla arası bozuk sorular kavşağından
Somut bir şey gibi geçiyorum şimdi
Valizimde adı vedalarla anılan bir istasyonun çığlığı
Uzun zamandır insanım
Üstüme dökülen evlerden öykü yapıyor birileri
ve ömrüne çekilmiş vesikalık bir bıçakla arkadaşlık yapıyorum
Edebiyatı Cedide nedir ki!
(Nilüfer tarlası! Çakılların uykusunda
Yarın kalan aşkların zindanı mısın?
...
Dünyanın en dibi! Son kez üşü insanlığın çölünde.
Beni ailece kaybettin.
...
Kalbim şölenlerin ana yurdu! Yanılmalar geçidi.
Düzenli yalnızlığı adam mı sandın?
...
Anadolu! Yakılmış kavimler topluluğu.
Ankara'nın kül tablası
İstanbul'un paspası
...
Kanla makyaj yapılmış sahnende
Bitmez mi hiç oyuncuların)
Sana duvarını arayan bir çivi bıraktım sevgilim
İndirsinler diye siyahlarını
Göğün kanatlarından.
"Ölümcekler" yürürken alnımda
Toplum diz çöküyor delirium tremens nöbetleriyle
Gökkuşağı istilasını onarıyorum kalıcı bir renk için
Bu düşü ezbere biliyorum
Kitaba bakmadan kanayabilirim.
Çürük kulelerin gölgesinde ? bil ki bütün gölgeler geçicidir
Hızla yükseliyor anlamın yenilgisi.
Yüzünün yarısı mektuplardan oluşan usta bir yarayı
Günde iki kez birkaç bardak denizle dindiriyorum
Devlet her cinayetten sonra silahını peçeteyle siliyor
Biz yumru biçimindeyiz ve yaklaşık olarak birer figüran
Ağrı kesici arıyoruz buluşmalar bahçesinde
Bütün sessizleri! Yanaklarından öpüyorum!
Oysa anneme uygun bir gökyüzü alabilmek için
Çıkmıştım dışarı.
Dudakları dağa dökülen bir adam buldum cebimde
Kolları çingeneden.
Sonsuza çekilmek ve bu bitmeyen şiir festivali
Bu keskin nişancılarla donatılmış sis sokağı
Tanrının dişleridir ey sevgili gece
Tutuşturucu mektuplar olmasaydı içinde
Kibrit kutuları tek başına nedir ki!
Tüm yüzler O'nundur
İşte bu sebeple
O'nun yüzü yoktur'*
Bilmiyorum yüzüm nereli, sevgi nereli?
Ağzımda patlayan bu vardiyalı isyan bataklığı
Bu ağır çantada taşınan yabancılaşma uygarlığı
Bu düş yanlısı sözcükler nereli ey sevgili Diotima!
Küçük mucizeler bıraktım sana sevgilim
Küçük yağmurlar küçük renkler
Limanlarını arayan kâğıt gemiler
ve içi varoluş sancısıyla dolu
Firavunlardan gizlediğim
Gülümsemeyle sınanmış bir günlük bıraktım.
Küçük ellerinle ördüğün imla ağacına
Astığın çaputlarla ört oyuncak hiçliğimi.
Trajedi dükkânlarının önünden geçerken gördüğün
Retorikçilerin altın çağıdır sevgilim, şaşırma
ve ben taşlaşmış toplumun bedeli olarak
Sana yorgunluğumu bırakıyorum
Küçük dokunuşlarınla oyala piçliğimi.
Şimdi, rüyaların soğuktan öldüğü buz gibi bir yerde
Soluksuzluk duygusu
Gezintiye çıkmış tanrıların unutkanlığıdır
Seslerin çarpıp geri döndüğü kambur tepelerde
Çukurlaşmış lirizm nedir ki!
* Edmond Jabes-Sorular Kitabı














tebrikler güne düşen şiirin usta şairine başarılarınız daim olsun Metin bey.
Tebrik ve saygılarımla.👍
Anne, tanrı uyusun beni. Andır, şeytanın sağ kolu olmama.
Ah Usta ahhhh gidiş dip boyu cehennem 😊
Günün şiiri ve şairini kutlarım
/ tebrik ederim sevgili Metin...👍