Cam Güzeli

/Ben seni;
Mavi düşlerim gibi kabuslarımda sığındığım,
Ben seni;
Çocuk gülüşlerim gibi ağlamaktan kaçındığım,
Ve ben seni;
İlk dizesi gibi yeni okuduğum bir şiirin,
Bunlardan da öte,
Anlamın en irticai anlamsızlığı ile,
Sevdim ben seni,
İşte öyle bir şey benimkisi,
Fikrimin ince gülü,
Usumun hayata tutunduğu nefesi,
Bilinmez!!!
Hangi kayıplığa pay ettin kendini,
İsimsiz cam güzeli!!!/

Sana Doğru...

Üç arkadaş kaçacaktık okuldan yine o gün,
Biri hevesini bırakmasaydı mahpus tellerinde,
İkiye düştük/kursağımızda kalan uçurtma hevesleriyle.

Sana Doğru...

Kaderin ağlarında ilerledik her zamanki halimizle,
Güneş selamlıyor herkesi entarisi üzerinde,
Ölüm yok bana bu gün/bu gece,
Hislerim güvercin uçuşlarında,
Kıpırdanıp duruyor sol yanım rahat bırakmaz beni,
Ellerimde tutuyorum ustanın;
?'Ben Sana Mecburum.'' dizelerini.

İlk Vurgun...

Ardından cigarımı ciğerime emanet ederek,
Köhne bir romanın eksik sayfalarından oluşan,
Cam kırığı bir sokağa dalıyoruz,
Pek tekin değil ceket ceplerim,
Geçenlerde yürüttüğüm Bursa işi cebimde,
Cesaretimde kurtulmuş esaretten,
Tam olması gerektiği yerde.

İlk Vurgun...

Görüyorum işte o an buğulu bir halde seni,
Camları siliyorsun,kötü kaderini siler gibi,
Gamzelerin bin cana alır eminim,
Gece sahip olsun ki ruhuma haykırıyorum,
Seviyorum seni be cam güzeli.

Sevda...

Adımlarımı tükürüp atan bu kaldırımlar,
Üvey evlat muamelesi yapan bu sokaklar,
Güzel miydi bu kadar?
Yoksa seni gördüğüm an vurgun yediğimden mi?
Söyle yedi düvenin en güzeli,
Söyle cam güzeli.

Sevda...

Arkadaşı ekip seni biçiyorum gönlümde,
Sevmezdim zaten o keratayı pekte,
Her gün omuzlarımda bir karaltı,
Usanmaz bir perde,
Yine sana koşuyorum gökkuşağından kayar gibi.

Hüzün...

Sana ulaşamamak mı yoksa karşındaki bana,
Kör olman mı daha çok koyuyor bilmiyorum,
Fakat artık kulağıma gelmiyor okyanusun sesi,
Ağaçlar boyunlarını mı bükmüş ne,
İsminle anılan çiçek bu lahzada açmayacak gibi,
Görmeyeceğini bilsem de bakma bana,
Ne olur bakma cam güzeli,
Çünkü babamın oğlu olamadım ağlıyorum.

Hüzün...

Cahit Sıtkı şu günlerde dostum,
Bilir misin korkuyor ölümden deli gibi,
Yahu adam sende;
Hepimiz geldiğimiz yere dönmeyeceğiz sanki,
Bu bilet gidiş-geliş değil mi?

Ölüm...

Bu sefer söyleyecektim ant olsun ki,
Camları açık kırmızı chevrolet'te,
O Karun ile görmeseydim seni,
Hırsımdan kanattığım dişlerimi,
Kemiğime kadar dayadığım ihaneti,
Sana bırakıyorum cam göbeği...

Ölüm...

Eve dönünce hemen telefona sarıldım,
Elektrik idaresini tereddütsüz aradım,
Dedim ki;
''Efendi bana bu kadar yeter,
Ne yazık ki dönülmez akşamın ufkunda cam güzeli,
Lütfen artık indirin bana ait şalteri,
Kapatayım şu yorgun gözlerimi.''