Çatlayan Atlar

düşündükçe bırakmıyor peşimi
isim istiyor benden ille de siyah beyaz resimler
gece aç bir köpek gibi kokluyor leşimi
şehre sürgün bir yılan ardına dönük bir bulut
Şems’ini kaybetmiş bir Mevlana’yım şimdi
Aya baktım üşüdüm üstümü örtün
karanlıkta yol bulmak kaybolmaksa da
hakikatte bu direniş hayale gem vurmaktır
matemine düşmüş saçlarımı düşün tastamam
aklına tarumar olmuş gelincikler gelsin
iki bilemedin üç ay evvelinden ayrılmış yer
çınar altı kahvesi gibi gölgelikte mezar
ak ellerine inat tuttuğu yerde okşuyor
kabzasına adını yazdırdığım silah
sonra soğuk demirine yapışıyor dudaklarım
tükürsem kanla dolacak yer yüzü o dakika
iki kelime ezberliyor yazmaya başlıyorum
ayrılık cehennem sofrası kavuşmak son lokma
üç günlük dünyanın yalandan halleri
anlamaya bile çalışmıyorum bu ağır dönüşü
uyusam uyansam gitsem gelsem hep aynı
makus bir talihin oyunu benimkisi çocuk
kim kazısa boş çıkıyor kendime mahsus bir kin
yüreğimdeki Kırgız atlarını çatlatıyor kızım
kimseler bilmez süvarisi iyi bilir
çatlayan atların gözlerinde ölmeden önce
kim terini silse ebediyen o kalır
ey merhameti sonsuz adı aleme ayan Tanrı
şu kainata kara çalan dilleri sustur
bir ölümlük zaman ver bir günlük gülistan
Aç yine oku. Bi daha oku. Hep oku şiiri...
Şiir düşürdünüz şair gecemize ne iyi ettiniz ruhumuza ziyafet çektiniz tek kelime ile muhteşem baştan sona yürekten tebriklerim ve teşekkürlerimle