Çıplak
Çıplak bir ada öyküsüdür hüzün
Fidansız toprakların
Susuz koyların
Çölleşen yalnızlığında yazılan
Erken büyüyen
Kemale erdiğinde küçülen
Sırtında bir sürü kambur
Acıtan kaburgalarını
Yaralaşır biliyor musun
Tuz basarak, yürürken patikalarda
Eğilip toplayamazsın papatyaları
Gözlerini bırakırsın gelincik kuşlarına
Ağlamayı unutursun
Gülersin
Delirmek böyle bir şey
Delirmek soluksuzluğa
Zifir yüklü ciğerlerini açmak istersin
Bir bıçak vurup iman tahtasına
Ve çekmek içine
Cenneti doldururcasına
Cennet
Neresi
Görüp bilen
Dönüp gelen var mı ki
Bir kara kaplı defterde umudun senaryosu
Kimin yazdığı bilinmeyen
Düşürmüşler Hira'ya
İnzivada iken peygamber!
Atlas otağlar diziliymiş boy boy
İçinde çifter çifter huriler
Bir sınav
Ateşten çıkıp yürünen
Sonra bir mola İrem'de sonsuzluğa...
Ya düşersek sırat'tan?
Susuz koyların
Çölleşen yalnızlığında
Bir öykü daha mı yazılacak
Etsiz
Kemiksiz
Üzerimizde bir yığın toprak....