Çoğul Yıldız

Göz ile söz arası bir yaşamadan:

Üstü kapalı bir imlâ ile derinliyorum yağmuru
Sıradanlaşmış üstüm ve üstümdeki biraz çamur
Yürüyen ağaçlara eşlik ediyor gölgemdeki yeşil
Ayaklarım kapalı, sular serin ve evler yüksekte

Daha karanlık olamazdı diye düşünürken bir gece
Gündüzün birisinden karanlık fışkırdı yüzüm
Eğik harflerle yazılmış bir biyografik zeminde
Her cümle, her dakika bir diğerini öldürmekte

Yükseklerden ses yükseliyor ve içim sıcak
Şarabın dibinden Perlman, tuvalde bir adam
Güneşe yürüyoruz ayaklarımız var cebimizde
Güneşin nefesiyle yüzümüz serinlemekte

Maviye bileniyor kırmızı ve onun yandaşları
Telaşın lüzûmu yok, herkes aynı şehirde
Sıcak bir mevsimin soğuk bakışları üstümüzde
Yağmur gibi bir şeyler yüzümüze dökülmekte

Vaveylası duyuldu bir çocuğun, yükselmiş deniz
Griye çalan bir yüz ve kaynıyormuş cehennem
Adımlarımız köpürecek ağır suyun rehavetiyle
Yağmur gibi bir adam, Tanrıya öykünmekte

Sığınacak yeri kalmamış, neylersin ki varlığız
Soyut mevsimlerden çalınıyor gölgemiz, kâbul
İçimizden taşıyor gökyüzü ve bir kısım çoğul yıldız
Elimizdeki aynalardan biraz şiir yükselmekte

Sistematik bir acıyla uyanıyor sarı renkte bir kadın
Ve düşüyor bir pencereden kayıkçı perçemiyle
Gayya kuyusu öylesine derin, lâkin biz ölümlüyüz
Bir yanımız aklımızı saçlarımızdan çekmekte

Hâlen uyumamış masalın dibindeki kahraman
Dudaklarında geziniyor yalınayak bir gece
Sahile vuracak gölge, ateş ve deniz üstüne
Gökyüzünün koynunda yıldızlar gezinmekte

Merhaba, ben en diri balığıyım bu denizin
Merhaba, üstümdeki pullarda sabahladım bu gece
Merhaba, sükûnetin olduğu şehirmiş ya burası
Eyvallah, bir denizci de üstümüzü örtmekte

Ve öz ile söz arası bir ölümden:

Dinleyin, bir ölümden azalarak geçiyor sesimiz
Elimizde gökyüzü birazdan gürleşecek mevsim
Sükûnet çabucak, dileğimiz bu değildi sanki
Dizkapaklarımızda hâlen sonbahar birikmekte

Evvelâ ellerimizden geçecek sahildeki çiçekler
Uykuya dalıyorken denizlerin Tanrısı Poseidon
Çocuklar koşturacak atlıkarıncalara, düşeradım
Kaybolacak yüzümüz yıldız gibi bir çiçekte

Lâ gibi bir hecede öleceğiz, namekândır orası
Sancımız da dinecek, sahildeki köhne yağmur da
Soyunarak gireceğiz son kez mavinin ötesine
Ruhumuz ayılacak diye sarhoş bir kelebekte



...

15 Mayıs 2012 101 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (1)